Uyandım ve etrafıma baktım. Sessiz ve soğuk bir odada öylece yerde, uzanmış yatıyordum ellerimde kan vardı. Kimin kanıydı bu? Neredeydim? Karşımda bir ayna vardı geniş bir boy aynası. zemin buzla kaplıydı. Ayağa kalktım, üşüyordum. Üzerimde yırtık bir polar içimde beyaz, kana bulanmış bir elbise vardı. Ellerime baktım kan donmuş ve pıhtılaşmıştı. Temizlemeye çalıştıkça kan damlıyordu ellerime. Yüzüme dokundum gözlerime ve burnuma. Kan yüzümden akıyordu. Telaşla aynanın önüne geçtim. Yüzüme baktım, yansımam gülüyor ve saçlarını tarıyordu. Ellerimi usulca aynaya yaklaştırdım ve dokundum.Ayna esnedi,gerildi. Ardından cam kırıkları gözlerime saplandı. sonsuz bir acıyla inledim. Yansımam paramparça oldu. Kendimi kocaman bir buğday tarlasının içinde buldum. Başakların arasında gezindim. Buraya nasıl geldim. Sahi bu bir rüya değil miydi? Birden kara bulutlar toplanmaya başladı. Nefesim yettiğince bağırdım: -Bu bir rüya! Uyan!