"Sevincin bir sınırı vardır fakat ızdırap sonsuzdur."
Honore De Balzac
"Biz güzel ya da yakışıklı değiliz. Kafamızda canlı hücre kalmamış, zeka nedir bilmeyiz. Paramız da yok, zengin olamadık hiçbir zaman. İnsanları güldürmüyoruz da. İyi niyeti ya da vicdanı yitireli yıllar olmuş. Söylesene neden birileri bizi anlatsın ki? Onlar iyi, güzel, zengin, komik, zeki... Peki biz neyiz? Kimiz?
Biz Öteki'yiz... Hani şu dünyaya sadece nüfus yoğunluğunu dengelemek için gönderilenler... Onlar aşık olur, biz seyrederiz. Mutlu olur, güçlü olur, birilerine ait olurlar, biz sadece izleriz. Çünkü Öteki, başrol olmadığı gibi oyuncu da değildir. Sahne dekorudur yalnızca."
Repliği olmayanların, adı unutulup gideceklerin, hep yanlış yollara sapanların, Öteki'lerin öyküsü...
(Ufuk Çizgisi adlı hikayenin yan kitabıdır. İki çalışma yer yer kesişmekle birlikte birbirinden bağımsız olarak okunabilir.)
| Yetişkin okular için uygundur,
cinsellik ve argo içerir! |
Terk ettiği nişanlısının mahallesine 3 yıl sonra tekrar gelen Nalan ne ile karşılaşacak?
•
"Yalvarırım git Nalan. Benim başıma bela açma! Mahallemden git! yoksa-"
"Yoksa?"
"Zor lan!" dedi yarım ağız bağırarak.
"Hayatımı siktin ulan! görmüyor musun Nalan beni? Yarattığın enkazı görmüyormuş gibi! Nalan senle ben aynı mahalleyi bırak aynı şehirde yaşayamayız!" göz yaşlarımı sildim bedenimin yanında ki iki kolu ve yakınımda ki yüzü her şeyi zorlaştırdı. Kör kütük sarhoştu.
"Neden?" diye sordum acıyla.
"İki yangın beden birleşir.." dedi kendine hatırlatır gibi. Sonra ekledi. "Biz artık beraber yanmayız Nalan. Ya küle döneriz. Yada yakarız!"