Lapus luzuli koyu mavi gözlerin altındaki sarı saçlı şeytan her şeyin farkındaydı.Kan şehveti ile yanıp tutuşmakta olan uzun,sivri dişleri,kendilerini geçeirecek kurbanlar aramaktaydı.Bu kurbanlardan birisi de sevimli,masum,yalnız çocuktu.Yalnız çocuk 100 yılı aşkın bir süredir yaşamaktaydı.Ürpertici derecedeki solgun,beyaz teni,güneş ışığına karşı aşırı duyarlı yeşim rengi gözleri ile diğerlerinden farklıydı.Atalarının zehirli kanını taşımaktaydı yalnız çocuk.Asırlar boyunca Gilbertların soyunda dolaşan bu zehirli kan.Bir vampir lanetiydi.Efsaneye göre Mayalı bir şaman,karısını öldüren ve onu karanlığa mahkum eden adamı şu sözlerle lanetlemişti:Sen ve senin neslinden doğacak,yayılacak ,bir virüs gibi çoğalacak lanetim ,kan arzusuyla yanıp tutuşacak,insanların kanıyla beslenen yarasalar gibi etrafına ölüm saçacak.Bundan kaçamayacak insanların yaşam enerjisi(kan) ile beslenmedikçe hayatını sürdüremeyecek.Hayatındaki tek arzu ve isteği kana duyduğu şehvet olacak."Yalnız çocuk direnecekti,çaba sarf edecekti,insanlara zarar vermemek için elinden geleni ardına koymayacaktı.Doğasında var olan kan şehvetine karşı cephe alıcaktı.Diğer tarafta ise bunu bir zevk haline getiren sarı saçlı şeytan yer almaktaydı.Gece gündüz insanların hayat enerjilerini son damlasına kadar içine çekerek kurutan sarı saçlı iblis.Belki de iki zıt karakterin hikayesiydi bu.Kötülüğü,ölümü ve saldırganlığı temsil eden kırmızı bir bayrak ile iyiliği,sadakati ve sevgiyi temsil eden beyaz bir bayrak.İki vampirin,bir cadının ve iki insanın hayatını anlatan bir hikayeydi bu ya da gizemli güçlerin kol gezdiği sıradan bir kasabanın felakete sürüklenişi anlatan hazin bir hikayeydi.
BU KURGUDA BOLCA VAMPİR BULUNMAKTADIR!!
Bilincim yavaş yavaş açılırken beraberindr korkunç bir baş ağrısıda getirmişti. Göz kapaklarımı zorlukla kaldırarak etrafa baktım, hava henüz aydınlanmamıştı. Göz ucuyla saate baktığım da beşe gelmek izere olduğunu fark ettim. Hiç uyumamıştım ama uykum baş ağrım yüzünden sonuna kadar açılmıştı. Ayrıca üzerimde hâlâ elbisem vardı.
Kısık bir iniltiyle bacaklarımı yataktan sarkıttım ve çıplak ayaklarımın soğuk fayansa değmesine izin vererek alt kata indim, mutfakta birkaç şey atıştırdım ve ağrı kesici içerek tekrar odama döndüm.
Ardımdan kapıyı kapattım ve yatağıma adımladım, fakat duyduğum hırıltılı nefes sesleri beni duraksattı.
"Kim var orada?" Diye fısıldadım, hâlâ kapıya yakın olduğum için elim ışık düğmesini aramaya başladı, duvarda elimi sürtmeye devam ederken bulamadığım için içimden küfürler ediyordum.
Elim aniden sert bir şeye değdiğinde irkildim ve arkamı döndüm...
Duyuru!!
Arkadaşlar kitapta 25. Ve 26. Bölümlerin yeri karışık ve düzeltemiyorum, ona göre bakarsınız bölüme.