..Çoğu kişi sevdiğini "8 milyar içinde bir kişi" diye tanımlar ve örnek verir. Ama ben seni böyle değil bir kitapmış gibi örnekleyeceğim. Sanki büyük bir kütüphanedeyim, içinden birini alıp okumam gerekiyor. İşte o sensin, dikkatimi çeken kitap. Ezberlemek isteyip, anlatmak istediğim kitap. Anlıyorum seni,yavaş yavaş, anlaya anlaya okuyorum. Noktasına virgülüne dikkat ede ede, duyguları hissederek okuyorum. Artık çok seviyorum, devamını merak ediyorum bu kitabın. Kimseye vermiyorum kitabı hatta kütüphaneyede koymak istemiyorum, çünkü başkası okumasın anlatmasın seni. Ama zorunluluk bu işte kitap benim değil kütüphanenin. Üzerinde gezecek gözlerden, sana değecek ellerden kıskanıyorum seni. Ben okudum bıraktım, başladım anlatamaya. İçinde geçenleri tam anlamıyla, ya da ekleye ekleye. En güzel yönleriyle, içindeki kötü olayları es geçerek. Ama gün geliyor kitabı başkasının elinde görüyorum ve o an hayat bitiyor. Yazar sadece benim için yazmamış seni, anlıyorum. Yavaş yavaş insanların elinde görmeye alışıyorum. Bir gün yeniden okumaya kalksam da eskisi kadar heyecan vermiyor. Zihnimde devamını getirmişim zaten başından okuyunca aynı şeyi hissettirmiyor. Noktası virgülü aynı olsa dahi. Ama herşeye rağmen bu kitap güzeldi...
"Tik." gözlerimi anında açtım ve önümdeki boş sokağa baktım. Bu sesi çıkarabilecek hiç bir şey yoktu sokakta.
"Tak." gözlerimi kocaman açarak sesin geldiği yönü bulmaya çalıştım. Ama nereden geldiğini bir türlü kestiremiyordum.
"Tik, tak, tik, tak, tik,tak..." sesler iyice artmaya başlayınca ellerimi başımın iki yanına koydum. Tiktaklar o kadar hızlandı ki bir sinyal sesi halini aldılar.
Daha sonra aniden kesildi.
Sokakta adım sesleri yankılanıyordu. Saat gecenin üçü olmasına rağmen insanlar teker teker evlerinden çıkıyorlardı.
Hızla arkadaşımı uyandırmak için balkon kapısını açıp içeri girdim.
Ancak arkadaşımın yatağı boştu.
Ve evin dış kapısı sonuna kadar açıktı.
♢ Tüm hakları Tony Stark'ın kalbinde saklıdır.