Issız bir sokaktan sesler geliyordu, bakındım. Yoktu kimse, bakınıyorum. Sesler çoğalıyor, ''Gökyüzündeki yıldızlara son kez bak.'' anlam veremezdim. Anlamsızdı. Sesler gittikçe çoğaldı, çoğaldıkça çoğaldı. Sokağa büründü, karanlıktı adeta her yer. Son kez bir ses duydum ''Araf.'' kulaklarımda çığlayan ses. Araf; Cehennem ve Cennet arasındaki boşluk. Anladım.
Bu aralık sokağın ıssız girdabından gelen boşluktu. Onu gördüm, karanlığın sardığı bütün olduğu şapkası ve o. Garipti ki yüzü bana dönük değildi. Duvara sardığı bedenini yaslamıştı. Sanki delirir gibi söylenip duruyordu. Yürümeye başladım, yavaş yavaş. Çığlık atarcasına, sürünerek bedenini yere düşürdü. Başını döndürdü. Bu oydu, boş sokağın izbesinde kaybolan adam.
Cem Adrian gibi, ''Ben yandım, eller yanmasın.'' diye fısıldandı. Ben yandım, eller yanmasın.