...Adam elini kadının yanağında ait olduğu yere yerleştirdi dudaklarını kulağına yaklaştırarak "hatırla meleğim sen bana hep derdin 'eğer ben Berra isem cennete yerim hazır ama sende Araf isen biz hiç kavuşamayacağız. Sen cennetle cehennemin arasında kalacaksın.' Keşke demeseydin meleğim bu siktiğimin dünyasında kavuşamadık bari senin güzel dudaklarınla müjdelediğin cennette beraber olsaydık. Meleğim sen hep cenneti isterdin annenle orada kavuşmak isterdin. Sana meleğim dememe çok kızardın ama sen benim meleğimdin. Şimdi söyle bakalım bana hangi akılsız meleği olmadan yaşar. bana artık doğruları yanlışları öğretecek bir melek yok o zaman yaşamanında anlamı yok meleğim." Cümleleri biter bitmez belini yokladı adam. Sanki bir şey arıyormuş gibiydi eli bir yerde sabit kaldığında aradığını bulmuştu. Adam elini ceketinden içeri soktu ve meleğinin hayata en sevmediği şeyi çıkardı. Silahını. Adam elindeki soğuk namlulu silahı alnına dayamış bekliyordu. Yüzünü son kez meleğine yaklaştırdı. Etrafa zehir saçan bir öpücük daha kondurdu meleğinin dudaklarına. Sonrasında doğrulup tetiği çekili olan silahı bir an bile düşünmeden meleğine kavuşma umuduyla patlattı. Saniyeler sonra yere yığıldı adam. Meleğinin tam yanında uzanıyordu. Uzandıkları yer kan gölü olmuştu. Onlar ise kanla beslenen zehir tohumları. Cehennemin isyancı ateşi cennetin ise eşsiz gül bahçeleri. Bu iki zehir tohumu ise cenneti hak etmeyecek kadar günahkar cehennemi hak etmeyecek kadar masumlardı. o zaman bu iki zehir tohumunun yeri araftı. Araf arada kalmaktı. Doğru ile yanlışın, karanlık ile aydınlığın,ölüm ile yaşamın,iyi ile kötünün ve en önemlisi aşk ile nefretin arasında kalmaktı. Nedense bu iki zehir tohumu her türlü arafı yaşamışlardı. Ruhları gökyüzüne çıkmış parça parça olup gökyüzüne dağılmıştı.All Rights Reserved