Hera, Manitou Spring kasabasında yaşayan büyükannesine ziyarete gitmeye karar verir. Kalbi kolayca birini sevebiliyordu. Bu yolculuk, onu vampir olan Karl ile karşılaştırır. Karl ile yakınlaşmaya başlar.
Aralarında geçen bu yakınlaşma büyük sorunlara gebedir. Karl uzak durmaya çalışsa da kendini onu korumakla hükümlü bulur. Fakat çok geçmeden, Hera kötü bir şekilde Karl'ın gerçek halini öğrenir.
Hera, kalbini bu kez gerçek bir aşka adar. Ali onun dünyanın merkezi haline gelir. Ali ile birlikte evlenmeye yakınken, bu kez öğrendiği bir gerçekle Hera yıkılır.
Karl, Hera'yı kaybetme korkusuyla yüzleşmek istemediği için onu kendi gibi birisi yapmaya karar verir. Bunun için, Hera'nın onayını almaz.
Ölümle burun buruna gelen Hera, onun için çabalayan iki adam. Biri insan biri vampir...
"Aynadaki yansımama baktığımda gözlerim altın gibi parlıyordu. Aynı yansımadan arkamda, Karl'ı gördüm. Tıpkı, benim gibi gözleri kehribar rengiydi. O kadar güzeldi ki, bakmaya doyamadım."