Nefes alıp verdikçe genç adamın sanki bir heykeltraş tarafından özenle yapılmış kadar güzel burnundan buharlar çıkıyordu ve bu havanın ne kadar soğuk olduğunun ispatıydı. Yağmur aniden bastırdı, iri damlalar notalar gibi yola dökülürken genç adam siyah ceketinin yakasını biraz daha kaldırdı. Karanlık çoktan çökmüştü ama zifiri karanlık değildi. Caddeye yakın bir yerde sokağın sonundan hemen sağa dönünce aradığını bulacaktı. Anılar buharlaşıp düsüncelerine sızarken bir an önce amacına ulaşmak istiyordu. Sokağın sonuna geldiğinde en az genç adamın gözleri kadar gri bir duvara yaslanıp bir süre öylece durdu. Saatine baktığında yüzü daha da sertleşti ve nefreti yine tazelendi. Tam o sırada yaslandığı duvarın diğer tarafındaki dershanenin kapısı açıldı. Daha 17'sinde dünyalar güzeli kız yine geceye kadar ders çalışmıştı. Katil, onun güzel olduğunu kabul etmek istemiyordu çünkü aynı babasına benziyordu genç kız. Kafasındaki düşünceleri dağıtmaya çalışarak elini pantolonunun beline sıkıştırdığı silahı almak için kemerine götürdü ve emin olmak için başını duvarın kenarından uzatarak kapıya dogru baktı. Gözüne ilk çarpan genç kızın kahverengi, uzun ve düz saçlarıydı. Rüzgardan dolayı saçları yüzüne düşüyordu. Kız her şeyden habersiz saçlarını arkaya attı. Katil, kızı baştan aşağı süzdükten sonra silahını çıkardı ve hedef aldı. Kalbi hızlanmıştı. Parmağını tetiğe götürdü. Bu onlar için iyi bir uyarı olacaktı. Genç adam bu olaydan sonra genç kızın ailesinin kurbanını en fazla ne kadar koruyabileceklerini merak ediyordu. Tetiği çektiğinde kurşun gürültülü bir şekilde duvara saplandı ve genç kızın cığlığı sokakta yankılandı. Katil onu vurmamıştı ki amacı da zaten buydu. Kalplerine korku salmak... Ve herkesin hayatını etkileyecek oyun başladı.All Rights Reserved