"Bakışların değişmiş." Dedi. Sinirle yumduğum gözlerimi geri açtım. " Eserini beğenmeni beklerdim." Dedim. Kahverengi gözleri mavilerime baktı ve ardından konuşmaya başladı. " Özür dilemem birşey değiştirmeyecek biliyorum. Ama nedenlerim vardı. Beni dinlesen bana hak verirdin." Dedi ve elimi tuttu. Elimi sertçe çektim. Dolan gözlerimle ona baktım. " Barış ben senin yüzünden ka..." Sustum. Kendime 'katil' diyemedim o an. Sinirle titreyen sesimle tekrar konuşmaya başladım. " Sen nasıl beni ağlattıysan bende seni ağlatacağım. Senin hayallerini yıkacağım. Senden nefret ediyorum. Keşke seni hiç tanımasaydım. Keşke o gün gerçekten ölseydin." Dedim ve akan göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim. Barış'ın gözünden akan bir damla yaşla onu boğmak istedim. "Ne desen haklısın Dolunay." Dedi. Haklı olduğumu biliyordum zaten! " Benim senden başka kimsem yoktu. Ama sen beni bıraktın." Dedim. Göz yaşlarım akmaya devam ediyordu. Sinirlenince ağlamaktan nefret ediyorum ! Barış belinden çıkardığı silahı elime bıraktı. " Al intikamını şimdi öldür beni." Dedi. Başımı olumsuz anlamda salladım ve elimdeki silahı yere attım. "Seni öldürmeyeceğim. Ölmek için bana yalvaracaksın Barış! Ben seni duymayacağım senin beni duymadığın gibi." Dedim. Barış bana bakıp burukça gülümsedi. "Bana istediğin duyguları besle. İster aşk olsun, ister nefret ben seni her zaman seveceğim." Dedi ve beyaz kapıdan çıktı.