"Bana kim olduğumu soruyorlar; onlara, ben tanrıyım diyorum."
"Çabuk gel ey gece! Sen de uslu dur ruhum geceye dek."
Gözlerimi değil kalbimi aydınlatan sahne ışıkları, gölgelerimi yaratıyordu.Tam o anda zamanın durmasını diledim. O küçücük zaman diliminde gözlerimin önünden inatçı, küçük bir kız çocuğu geçti. İsteklerinin sonsuzluğunu fark etmeyen bir çocuk. Sonra çizdiği onlarca Mona Lisa tasvirini kendi elleriyle yakan, küllere dönüşecek olan alevleri kendi gözyaşlarıyla söndüren bir genç kız. 16'sında gerçek aşkın Romeo ve Juliet'e değil de ay ve güneşe ait olduğunu fark eden ve dizelerinde bu aşkı yaşayan bir şair. 17'sinde yazdığı oyunları aynasının karşısında oynayan bir oyuncu. Aynadan kendini izleyen bir yansıma.
Sanatın gölgesiydim ben. Shakespeare'in, Çehov'un, Moliere'in.
Ve gölge olan ben, bir güneşe rastlamıştım. O güneş, battıkça yükselecektim ben. O tam tepedeykense, tüm dünyayı bir841 tanrı edasıyla izlerken, beni yavaş yavaş siliyordu hayattan. Ona istemsiz bir çekim gücüyle yaklaştıkça Mona Lisa tasvirlerim gibi kül olacağımı biliyordum.
Ve Giray Bilgen benim güneşimdi.
Hikayem, kaybolmaya cesaret edebilen ölümsüz ruhlar için.
Ben Dilda Mardinin en büyük aşiretin kızı Amed ağanın torunu Dijwar kalkanın kızıyım.
Babasının işkenceleriyle dedesinin hor görüşleriyle büyüyen Dildan Kalkan.
...
Baran Temizer koca Mardinin korktuğu konuşurken başını yere eğdiği yolda karşılaşan insanların yollunu değiştirdiği sert ifadesinden ödün vermeyen acımasız merhamet duygusu olmayan insanların zalim dediği Baran ağa.
Elini serçe masaya vurdu.
"Ne demek berdel olur topunu siktiğimin piçi benim kardeşimi kaçırıyor ölüm karar verilmesi gerekirken ne demek berdel!"
"Karar verilmiştir."
Duygularıyla yere yığılan Dilda kafasını eleri arasında aldı nasıl berdel olurdu hayalleri vardı önce babasından kurtulacak sonra okuyup avukat olucaktı nasıl yapardı nasıl Mardinin en zalim ağasıyla evlenirdi.
Baran ve Dilda
🖤
(Kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)