NAZENDE
  • Reads 1,077,996
  • Votes 1,905
  • Parts 1
  • Reads 1,077,996
  • Votes 1,905
  • Parts 1
Complete, First published Nov 20, 2018
Mature
Mahalle aşkı nasıl olur? 


Gelin bi sorunun cevabına bu hikâyede bakalım. 

Kahramanlar Nazlı ve Yusuf. Adı gibi nazlı mı nazlı bir kız. Evin en küçüğü olmak biraz şımartılmak demektir zaten. Nazlı da isminin hakkını veren bir kızımız. 


Peki ya Yusuf?

İsminden midir bu efendiliği? Yoksa erken şartlarda omuzladığı yükten mi? Annesi ve kardeşinin sorumluluğu üstünde olunca babadan kalma kahveyi işletmeye başlar.

Aynı mahallenin çocukları onlar. Anneleri ahiretlik birbirlerine. Gelin bakalım onların hikayesine aşk nasıl sonuçlanacak...😊
All Rights Reserved
Table of contents
Sign up to add NAZENDE to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
Kara Günler Mevsimi (Tamamlandı) by sevimtesse
99 parts Complete Mature
En karalık anımı aydınlatan o iken, nasıl karanlığım oldu bilmiyorum. Çok sevdim ben Yiğit'i çocuk kalbimle. Hem de her şeyi uğruna feda edecek kadar çok. Kapkaranlık bir kış akşamı, yer yüzüne düşen her kar tanesi onu kalbime getirmişti haberim bile olmadan. Uğraştığım iğrençliklerin içinde, tertemiz bir nefes sanıp içime onu her çekişim de aslında ölüm fermanımı yazdığımı bile bile kabullendim Yiğit'i. İlk defa aşık olmuştum ve korksam da yaşamak istedim bu aşkı, yaşadım da. Hayatımın zul günlerinden önceki en mutlu olduğum zamanlarımın tek efendisiydi o. Ölüm girmeseydi aramıza belki ömrümün de tek efendisi olurdu, tıpkı benim de onun ömrü olacağım gibi... *** Gümüş; ömrüm, varlığım, her şeyim. O çocuk gözlerinde var olan aşk 'Yiğit Mirza' diye her bağırışında kanım damarlarıma dar gelirdi. Yokluğumun, çocukluğumun en değerlisi oydu. Bilirim onun da en değerlisi ben. Onu ilk gördüğüm an, gözümden akan bir damla yaşın hakkını çok iyi vermişti hayat. Önce bir umutla bize verdiği aşkı, sonra söke söke elimizden aldı. Çocuk olmayı birbirimizin ellerinde öğrendik oysa. Sonra genç olduk dudaklarımızda süt değil, içki kokusu varken. Şimdi ise benim beynimde her an ölümü tetikleyecek olan hayaller, kırık kalbim de sancılar var. Gümüşümün teninde ise lanetlenmiş insanların izi. Hayat, lanetli geçmişi olan biri olarak yeniden verse bana deli fırtınamı, gümüş gözlü küçük kadınımı. Bu kez saklarım onu, o kara günler mevsiminden, hiç kışı bildirmem her dem yaz olurdu hayatımız...
You may also like
Slide 1 of 10
Kara Günler Mevsimi (Tamamlandı) cover
FIRTINA cover
Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2) cover
GÜNAHKÂR: KAN SÖZÜ cover
KADER BAĞI cover
➵ seperate ways, bonedo cover
Bay Odun cover
NE MÜNASEBET - Yarı texting cover
ESARET cover
MAVININ ASKI  (Tamamlanmak Üzere) cover

Kara Günler Mevsimi (Tamamlandı)

99 parts Complete Mature

En karalık anımı aydınlatan o iken, nasıl karanlığım oldu bilmiyorum. Çok sevdim ben Yiğit'i çocuk kalbimle. Hem de her şeyi uğruna feda edecek kadar çok. Kapkaranlık bir kış akşamı, yer yüzüne düşen her kar tanesi onu kalbime getirmişti haberim bile olmadan. Uğraştığım iğrençliklerin içinde, tertemiz bir nefes sanıp içime onu her çekişim de aslında ölüm fermanımı yazdığımı bile bile kabullendim Yiğit'i. İlk defa aşık olmuştum ve korksam da yaşamak istedim bu aşkı, yaşadım da. Hayatımın zul günlerinden önceki en mutlu olduğum zamanlarımın tek efendisiydi o. Ölüm girmeseydi aramıza belki ömrümün de tek efendisi olurdu, tıpkı benim de onun ömrü olacağım gibi... *** Gümüş; ömrüm, varlığım, her şeyim. O çocuk gözlerinde var olan aşk 'Yiğit Mirza' diye her bağırışında kanım damarlarıma dar gelirdi. Yokluğumun, çocukluğumun en değerlisi oydu. Bilirim onun da en değerlisi ben. Onu ilk gördüğüm an, gözümden akan bir damla yaşın hakkını çok iyi vermişti hayat. Önce bir umutla bize verdiği aşkı, sonra söke söke elimizden aldı. Çocuk olmayı birbirimizin ellerinde öğrendik oysa. Sonra genç olduk dudaklarımızda süt değil, içki kokusu varken. Şimdi ise benim beynimde her an ölümü tetikleyecek olan hayaller, kırık kalbim de sancılar var. Gümüşümün teninde ise lanetlenmiş insanların izi. Hayat, lanetli geçmişi olan biri olarak yeniden verse bana deli fırtınamı, gümüş gözlü küçük kadınımı. Bu kez saklarım onu, o kara günler mevsiminden, hiç kışı bildirmem her dem yaz olurdu hayatımız...