"Frambuaz" Her ne kadar frambuazı çok sevsem de bana böyle seslenmesi hoşuma gitmiyordu. "Ne var yine? Ayrıca bana frambuaz deme dememiş miydim ben sana?"diye söylenmiştim. "Seni böyle kızdırmak hoşuma gidiyor."derken yüzüne yerleştirdiği çarpık gülümsemeyle daha da sinirlenmiştim. "Aman ne güzel Ayaz."diyip odasından çıktım. Hadi ama daha fazla o odada kalamazdım. Aslında kalmam daha iyi olabilirdi. Çünkü şu an nereye gideceğimi bilmiyordum. Karanlık fobim olduğu halde bunu önemsemeden çıktım şirketten. Yavaş adımlarla yürümeye başladım. Hemen yoldan geçen bi taksiyi durdurmak için elimi kaldırdım. Elimi kaldırmamla birinin elimi tutması bir olmuştu. Şaşkınlıkla elin sahibine bakarken Ayaz olduğunu gördüm. Ne yapıyordu bu? Zaten onun yüzünden taksi de durmayıp geçmişti yanımızdan. Ne yapıyorsun dercesine bir bakış attım tek kaşımı kaldırırken. "Hadi ama Frambuaz bu saatte taksiyle mi gidecektin cidden? İtiraz etme sakın. Seni ben bırakacağım." Bir şey söylememe izin vermeden beni arabasına sürükledi. Hala elimi tutuyordu ve buna sinir olmuştum. Elimi çekip arabasına bindim. Kemerimi takarken o da binmişti. Arabayı çalıştırmaya başladığında kafamı geriye yasladım. Gözlerimi dinlendirmek için kapattım. Yavaş yavaş uykuya daldığımı hissettim. "Çok güzel kokuyorsun Frambuaz."All Rights Reserved