Ön Söz
O, sessiz ve kabus gibi korkulu gecenin karanlığında, bir ağaçın kenarında, gözleri kapalı, kalbi dolu ve içinde korkudan haykırışlar olduğu halde sakince oturmuştu. Annesini düşünmeden de edemiyordu, ona yaptıklarını unutmamış olsa bile. Annesini ve hayallerini karıştırtığında, ortaya çok güzel bir hayat çıkyordu aslında. Ama, Minenin daha dokuz yaşı olsa da, hayallerle hayatların her zaman karışamayacağını anlayabiliyordu. O sebepten, hayaller dünyasına dalıp, şuan yaşadığı durumu atlatmak istiyordu ki, tam o sırada, ilerden ona taraf gelen bir arabanın ışıkları yüzüne vurdu. Acaba, hayaller dünyasına artık dalmış mıydı, yoksa, çok az şansı getiren hayallerle hayatın karışması bu sefer gerçek mi olmuştu?