Tuvalete giderek aynaya baktım. Yüzüm uyumaktan şişmişti. Kendi kendime göz devirerek yüzümü yıkadım. Musluğun yanında duran makası aldım ve yerlerin batmasına her zamanki gibi aldırış etmeyerek saçlarımı kestim. Annem çok kızardı bunu yapmama. Yamuk kestiğimi ve ben ne kadar hoş olduğunu iddia etsem de gülünç durduğunu söylerdi. Acı bir şekilde gülümsedim. Dökülen saçların bir kısmını temizleyerek içeri gittim. Üstümü giyindim. Ya da en azından sokakta kıyafet saçmalığına uymaya çalışarak saçma şeylerle kapladım bedenimi. Çantamı alarak mutfaktaki ısınmış biraları koydum. Anahtarlar, kulaklık ve sigara. Sanırım tamamdım! Apartmandan çıktım ve artık yürümekten bıktığım yolu tekrar ve tekrar her günki gibi yürüyerek benimsediğim sokağa saptım. Ankara'ya bayılmıyordum lakin bu sokaklar benim evimdi. İyiliğim kötülüğüm, sapkınlığım akıllılığım, sarhoşluğum ayıklığım, her şeyimizi görmüş her şeyimize şahit olmuştu. Ah, şu sokağın anlatacağı çok şey vardı!
1 part