Beş yüzük, dört adam ve bir kadın.
Beş mıntıka, onlarca hayat ve kana bulanmış kocaman bir masumiyet.
Kahkahalar atıldı, kartlar dağıtıldı ve oyun başladı.
Herkes uğruna canını vereceği mıntıkayı seçti, planlar yapıldı, gereken canlar alındı.
"Fedakarlık yapıldı sadakat kanıtlandı. Bu saatten sonra canın, canımdır."
Oyun bitti, kartlar açıldı ve hayatlar alev aldı.
☄️☄️
Yaşadıklarımı hak etmiş miydim?
Bilmiyorum.
Peki bu bir şeyi değiştiriyor mu?
Hayır, başıma gelen her şeyi yaşamak zorundaydım.
Yine de sadece o an o sokakta olduğum için başıma gelenler çok çok fazlaydı. Katlanır mıydım? Evet, bu hayatta çok şeye katlanmıştım, buna da katlanırdım. Fakat bunun bir sonu var mıydı? İşte orasını bilmiyordum.
O ara sokakta ne mi olmuştu? Yanıma yaklaşan arabanın içinden çıkan uzun boylu ve kalıplı bir adam beni arabanın içine zorla sokmuş ve bayıltmıştı. Gözlerimi bir odada açtığımda ise karşıma çıkacak kişi benim hayatıma büyük bir darbe vurarak saltanatının sefasını sürecekti.
🔥🔥
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."