|| 05. 12. 2018 ||
"Söylesene sevgilim," dedi boğuk sesine karışmış çaresizlik kırıntıları görmezden gelerek. "Ciğerlerimi yakan bu yangın büyürken, gözlerine düşmüş parıltıların yüzünden dağılan ruhum toparlanmaya çalışırken, kabuslara yakışmayan sen beni rüyalar alemine sokarken," devam ediyordu usulca. Mezarına atılmış topraktan bile daha koyu kahverengi olan gözleri şimdi buğulu bir pencere olurken hislerine yine de konuşmaya devam etmek istiyordu.
"Müptelası olduğum ninninin bir şeytanın ağzından döküldüğüne şahit olan bu zihnimi bu hatıra ile dağlarken ve o koskocaman ellerinin arasında tuttuğun, beni gördüğünde karşı koymak için çabaladığın ancak yapamadığın, o kalp atışlarının kurbanı olan kalbim sendeyken," elini yavaşça onun pürüzsüz yanağına götürürken tereddütle ona bakıyordu.
"Bir aşkın var olduğunu inandıran sen, koynumun arasına koyduğun bu ateş gün geçtikçe büyüyüp, beni yakmaya başladığında. Kalbimin senin için sızladığını anladığımda, sana olan bu sevgim yeter mi?" dedi gözlerini gözlerinden kaçırmadan.
"Bir kış gününde, yazı getirmeye yeter mi, sevgilim?"