Uzun yol alan trenin gıcırdayan raylarının çığlığına karışan keman sesinde arıyorum kendimi. O kadar nahoş ve ince ezgiler ulaşıyordu ki kulağıma, kapılmamak lügatıma aykırı gelirdi. Lakin bilmiyordum. Ben bilmiyordum. Tren durdu. Ve ben kayboldum. Tren durdu ve notalar bilinmezliğe uçtu. Umutlarımın savrulduğu benliğime yeşilin en güzel tonuna bürünmüş mühür kokusu gelmeye başladı. Ve ben hissettim. Ve ben kaybolmuş benliğimi onun mühür kokulu gözlerinde buldum...