-''Neden bu kadar masumsun Beren?''dedi anlamsızca.Başımı göğsünden kaldırıp ona baktığımda yüzündeki ifadeyi bir türlü çözemiyordum.Çok bilinmeyenli bir denklemin ilk işlemi gibiydi,nereden başlayacağımı,nasıl başlayacağımı kestiremiyordum. -''Sana dokunmak,hayatı boyunca hiç tozlanmamış bir kristale dokunmak gibi.''dedi parmak ucunu kolumda dolandırırken.Ne demeye çalıştığını kafamda tartmaya çalışıyordum. -''Ben bir çok şeye sahip oldum ama asla değerli bir kristale dokunmadım.Sen çok değerlisin Beren.Bana yakışmayacak kadar değerlisin.Azıcık aklın varsa,arkana bile bakmadan gidersin yanımdan.Çünkü ben kristali kırarım.İstemesem bile yaparım bunu.Hiç taşımadım çünkü,bilmiyorum''dedi simsiyah gözleri.Ciddi bir konu konuşuyormuşcasına koyulaşmıştı o gözler.Ondan gitmek mi?Neyden bahsediyordu?Hayatım boyunca,görme engelli bir insan gibi hiç bir şeyi görmeden,etrafıma bakmadan yaşamıştım.O benim hayatımı kurtaran bir nakildi.Bana hayatı tekrar vermişti,yaşanılası bir şey olduğunu öğretmişti.Çocukluktan,gençliğime geçişim oydu. * Gözlerimi mini bir saniyede kapatıp açmaya çalışırken,dudaklarımda hissettiğim yumuşaklık ile içimin burkulduğunu hissettim.Gözlerimi açamıyordum.Şehvetle buluşan dudaklarımız,bir alev gibiydi.Dudaklarımın ucunda onun alevini taşıyordum sanki.Tişörtümün içine kayan elleri belimden kalçalarıma indi ve beni tuttuğu gibi tezgaha oturttu. -''Gözlerini aç.''dedi emreden ses tonuyla.Ah,hayır utanıyordum,minik bir ürkeklikle savruluyordu kalbim. -''Beren.''dedi arzu dolu sesiyle. ''Lütfen,gözlerini aç.'' Ürkekçe araladığım gözlerimin hemen dibinde biten gözlerindeki alev,öyle büyüktü ki,bunun bir duruş değilde teklif olduğunu o an anlamıştım.Bana kadın olmayı teklif ediyordu.Onun kollarına bırakmam için yalvarıyordu hatta.Ne yapacaktım?