"Benim içimi dökebileceğim kimsem yoktu, kimse bana bir şey öğretmemiş ve beni uyarmış değildi, deneyimsizdim ve herşeyden habersizdim: kendimi kaderime bir uçuruma atlarcasına teslim ettim." Böyle der Stefan Zweig bir romanında.
Bazı zamanlar herşey akışında ilerlerken hayatın korkutucu temposunda kaybolacağımızı düşünürüz, nedensiz bir ürperti geçer tenimizden. Nereye gidiyorsun, ne hissediyorsun, kontrol elinde mi?.. sonsuz bir bilinmezlikte savrulduğunu fark edersin.
Yaklaşık beş - on saniye süren bu farkındalık bir kavşaktan karşıya geçerken de gelebilir başınıza, bir kafede kahve yudumlarken de olabilir veyahut gözlerinizin derinlerine bakan bir çift kara gözle başa çıkmaya çalışırkende...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Eliz kendi halinde bir tasarımcıyken hiç olmadık bir zamanda bir grup askerle birlikte yaşamaya mahkum olur. Yeni ve ilginç insanlarla bir arada yaşamaya alışırken kendisinden beklemediği şeyleri keşfedeceğinden ve hiç beklemediği duygularla yüzleşeceğinden habersizdir.
Aklın mı, kalbin mi? Sen seç!
❤️&🧠?