Aynı sayfayı beşinci okuyuşumdan sonra elimdeki kitabı sıkıntıyla yanımdaki masaya bıraktım. İzleniyor olma hissi bir an olsun peşimi bırakmazken kitaba odaklanmak çok zordu. Kafamı kaldırır kaldırmaz verandadaki kurtla göz göze geldim. Kürkü kehribar rengindeki gözlerini daha da vurgulamak istercesine siyahtan başka renge sahip değildi. Gözlerinin içine bakmak hipnoz olmak gibiydi. Sadece gözleri de değildi beni hipnoz eden. Verandaya geldiğinden beri buradan başka bir yere ayrılamamıştım. Sürekli beni izlediğini hissetmem ve her kafamı çevirişimde göz göze gelmemden rahatsız da olsam buradan bir yere ayrılamıyordum.