Ateş suya yaklaşacağı zaman söneceğini sanırdı. halbuki sönmezdi sadece daha az yakıcı olurdu. su ateşe yaklaştığında ise buhar olacağını sanırdı. halbu ki ateş onu buharlaştırmazdı sadece iliklerine katardı daha fazla sevebilmek için, daha fazla hissetmek için, daha fazla acı çekmemek için, hep daha, daha, daha...ve su ateşe yaklaştığında neredeyse emindi buhar olacağına ama nereden bilebilirdi, onu iliklerine katacağını yaklaşamadı su, açamadı kendini, en kötüsüde korktu eğer ona yaklaşırsa buhar olmaktan, kendini kaybetmekten....
Hep bir eksiklik vardı. o herkesin sandığı gibi mükemmel biri değildi kötüydü o, üç karakterliydi. sevdiği adam, arkadaşları ve diğerleri herkes bir karakterini biliyordu. peki o hangisiydi. Mükemmel şımarık zengin kızmı, yoksa herkese zarar veren terörist mafya kızmı, yoksa masum tüm kötülüklere karşi olan kizmı, O hangisiydi? Dahası kötü yanları masum yanlarında kayboluyordu. o bile seçememişken kendini, o bile tanıyamamışsa kendini,diğerleri nasıl tanısındı. aslında şimdi karar vermisti. O kötü biriydi, gözlerindeki ifadesizlik, sözlerindeki soğukluk, ellerindeki umutsuzluk, birer birer dolanmıştı boğazına; Ve yumru gibi oturmuştu. hıçkırıklar çıkmıyordu boğazından, nefesi daralıyor yaşama isteği azalıyordu. hele ki ailesi onun yüzünden ölmüşken, ne anlamı kalırdı yaşamanın, belki zamanı gelmişti.ve ölüm bir kere daha kediyi kendine çağırmıştı...
|| Mardin'den Kaçış Serisi: I ||
* Kurgu ve isimler değiştirildi.
"Bazen evler, dört duvar olmaz."
Kadın küçücüktü fakat adamın kalbinde adamdan bile daha daha büyük bir yer kaplamıştı.
Bunu kabul edemiyordu adam. Kırıyordu döküyordu ama bunu kabul edecek kadar cesareti yoktu.
Çünkü karşısında gördüğü küçücük kızı hayatına alırsa onun tüm masumiyetini, içinde sönmeyen ateşle yakacaktı.
* Cinsel içerikli sahneler vardır.
*Kapak tasarım şahsıma aittir *