Karşımdaki kişiyi görmemle olduğum yere çakıldım. Nedeni ise o kişinin unutamadığım gözlerin sahibi olmasıydı. İsmini bile bilmediği bir adama aşık olur muydu bir insan? Ben oldum. Onun ne hissettiğini bilmeden hemde. Yavaş adımlarla bana yaklastı, tam önümde durdu. Gecenin en karanlığını andıran gözlerinde bir parıltı gördüm. Umuttu onun adı. Hem de en parlağından. Gözlerimin içine bakarak konuştu "Sen bence güneş olabilirsin, nedeni ise hem varlığın herkesi yakacak kadar sıcak ama o sıcak bana ılık bir rüzgar hemde yokluğun herkesi donduracak kadar soğuk ama o soğuk benim ölümüm." bu sözler benim için o kadar anlamlıydıki cevap vermek istedim." Her Allah'ın günü dua ettim hep sabır diledim. Rabbim duydu sesimi çıkardı seni karşıma. Hep rüyalar görüp durdum hiçbirine anlam yüklemedim ama şimdi anlıyorumki o anlamsız RÜYALARIMIN SAHİBİ senmişsin." Elini yanağıma koyarak okşadı. "Çok tuhaf değil mi? isimlerini bilmeyen iki insanın birbirini böyle özlemesi, sencede öyle değil mi?" "Bencee çok normal ya da değil. Son kararım tuhaf." Ikimizde güldük. "O halde güzel hanımefendi bana isminizi lütfeder misiniz?" "Hay hay beyfendi ben deniz Asra, Asra Karaca." durakladım ve devam ettim" Peki siz isminizi lütfeder misiniz kömür gözlü beyfendi?" taklidimi yaparak" hay hay hanımefendi ben deniz Görkem, Görkem Bodur." şimdi daha iyi anlıyordum rüyalarımın herbirinde neden Görkem diye bağırdığımı. Gülümsedim ve ona sarıldım o da hiç beklemeden kollarını belime doladı. O an zaman durdu ikimiz içinde... Birdaha birbirimizi bırakmayacağımızı yeminler gibi sımsıkı sarılıyorduk birbirimize.