Karşısındaki kız, bir adım daha atıp yüz yüze gelmelerini sağladığında gözlerini kıstı. Güzelliği neden gözlerini kamaştırıyordu? Omuzundan aşşağıya dağılmış saçlarını hafif okşarken kapüşonlusuna uzandı. Güzelce saçlarının üzerini örterken "varlığın, yeryüzündeki hemcinslerine hakaret gibi" diye mırıldandı. Vera, onun dediğini duymamış gibi yaptı ve biraz önce adamın yaptığı hareketi kastederek "kendini saklama demiştin?" diye sordu. Genç adam hafif bir tebessüm etti ve kızın alnına uzandı. Islak dudakları orada kısa bir süre oyalandıktan sonra kulağına yaklaştı. "Vazgeçtim. Seni kendime saklamak istiyorum." Orkestranın rastgele parçalar çalıp Vera'nın çıkmasını beklerken mekandaki insanları oyaladıklarını bildiği için adamdan ayrılarak "bencilsin" diye takıldı. Barın'ın yüzünde karizmatik bir gülümseme oluşurken erkeksi sesiyle de "konu sen olunca hep bencilim" demesiyle dudaklarını birbirine bastırdı. Bu adam onu mahvediyordu. Aklında olan çaresiz düşüncelerini, geçmişini, amaçlarını ve tüm umutsuzluklarını unutturuyordu. Bu adam ona aşkı vermişti. Aşık olmayı öğretmiş, aynı zamanda da öğrenmişti. Barın Dağdelen, onun düzenini allak bullak edip bodoslama hayatına girmişti. İyiki de girmişti!