BİLLUR
  • Membaca 896,732
  • Suara 44,866
  • Bagian 26
Daftar untuk menambahkan BİLLUR ke perpustakaan Anda dan menerima pembaruan
atau
Panduan Muatan
anda mungkin juga menyukai
GÖKYÜZÜ ATLASI oleh caylakmatmazel
29 Bagian Sedang dalam proses Dewasa
Kapak: sırmanur Tam arabama ilerlerken durdum bir anda. Kapıyı açmaya çalışan elim havada kaldığında kırgınlığı üzerime geçirmiştim bir hırka gibi. Dik duruşlu Ahu bir köşeye çekilirken geride sadece çıplak bir ben kalmıştım. '' Asla affetmeyeceğim seni.'' dedim değişen sesim gözyaşlarımı ele verirken. '' Lisedeki Ahu'yu hayal kırıklığına uğrattığın için, tüm kalbimle kurduğum hayallerimi yıktığın ve de en önemlisi benden ailemi aldığın için. Bugünü unutma Yavuz Derman. Bu otoparkı unutma. '' Derin bir nefes aldım. Ciğerlerime ulaşmamıştı lakin bana yaşadığımı hissettirmişti. Buradan çıkıp gittiğimde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Bu sebeple içimde kalmasını istemediğim sözler vardı. Durmadım. Dilimdeki zehiri Yavuz Derman'a saldım. '' Bugün aramızdaki iki köprüden birini yıkıp attım. Attın. Tek bir bağımız kaldı, Yavuz Derman. Atlas. Ama bugün bana bu yaşatacaklarını bilsem seninle hiç evlenmemeyi dilerdim biliyor musun? En azından umutlarımın katili sen olmazdın. Bir köşede benimle çürür giderlerdi. Böylesine güzel bir çocuğun annesi olduğum için hep gurur duyacağım kendimle. Ama biliyor musun ona hiç hamile kalmamayı dilerdim. Böylece tamamen biterdin benim için. Umarım günün birinde hayatına; göz yaşlarına kıyamayacağın, senden kıymet görecek, kendinden bile sakınacağın bir kadın girer. Sen benim kendime yaptığım en büyük yanlışsın Yavuz Derman Karaca. '' Tek bir kelime etmedi. Sessizlik, gürültüyü öldürüyordu. ''Hoşça kal. ''
Gözyaşı Kadehleri oleh burmeseruby
30 Bagian Sedang dalam proses Dewasa
*Yetişkin içerik barındırır. *Nefretten aşka/anlaşmalı evlilik kurgusu --- "Kimi öptüğünün farkında bile değilsin," dedim üzerime tüm ağırlığıyla kapanan bedenini omuzlarından hafifçe iterek. Yüzlerimiz arasında bir nefeslik mesafeden fazlası yoktu. Aldığı her nefes benden doğuyor, aldığım her nefes ondan kopuyordu. Az önce dudaklarıma dokunan dudaklarını diliyle ıslattı ve ardından göğsü şişerek göğsüme yaslandı. Altında ezilmeye, o isteyerek üstümden kalkmadıkça son veremeyeceğimi biliyordum. Yatakla arasında kalan bedenimi kıvrandırıp yormak yerine onu ikna etmek için dudaklarımı araladım. "Sarhoşsun, farkında bile olmadan beni öptüğün için pişman olduğunu haykırdığın bir sabaha uyanmak istemiyorum." "Kim olduğunun farkında olmadığımı mı sanıyorsun?" diye sorarken sarhoşluğunun izlerini taşıyan sıcak nefesi yüzümü okşadı. "Karımı öptüğümün farkında olmadığımı mı sanıyorsun?" İrkilerek gözlerimi kırptım birkaç kez. Etrafta birilerinin olup olmadığını görmek için delice odaya bakındım. Kimse yoktu. Cevahir Avcıoğlu'nun beni 'karısı' olarak benliğine katmasına sebep olacağı oyunumuzun seyircilerinden hiçbiri burada değildi. Dudaklarını biraz önceki hafif baskıdan çok daha yoğun bir biçimde yeniden dudaklarıma bastırdığında zihnim binlerce soruya aynı anda yanıt aramaya başladı. Bizim dünyamızda her şey sahteydi. Her şey oyundu. Seyirciler gittiğinde perde kapanır, oyuncular birbirlerinin yanından hızla kaybolurdu. Ama şimdi ilk kez, hatta belki de son kez seyircisiz oynuyordu oyununu. Avcıoğlu'nun kurallarına kendisinden başka kimse karşı çıkamazdı. Bizim için yıkımı getirecek olan da, işte bu nedenle, bizzat kendisi olacaktı. --- '260224
GECEYİ KURTARMAK oleh handanekur
47 Bagian Sedang dalam proses
İlerleyen bölümlerde YETİŞKİN İÇERİKLİ SAHNELER olacaktır. *** Kurtuluş. Kurtuluş'tu bu. Bu gözleri, benimkilerin aynısı olan bu gözleri nerede görsem tanırdım. Ama öyle değişmişti ki, yüzündeki o haylaz pırıltılardan eser yoktu. Sanki dünyanın dönmesi onun umurunda değilmiş gibi bize bakmadan kalın parmaklarının arasına kıstırdığı sigarasını içiyordu. Gözleri yere bakıyordu lakin asıl gördüğü bambaşkaydı. Kavruk teninde değerli bir çift taş gibi parlıyordu ela gözleri. Erkeksi yüzünde tanıdık tek bir mimik yoktu. Beni delirten, benimle sürekli uğraşan ve suskun dilimden kelimeler çalmaya çalışan o çocuğun yerini alan bu adama hayretle baktım. O sırada ela gözleri benimkilerle buluştu, bedenimi hatta damarlarımı hedef alarak kıvrandıran bir sızı oluştu. Kanımın akışı tersi yönüne düşerken o hayran olduğum gözleri hedefinden ayrılmayan bir avcı misali saçlarıma dokunduğunda zorlukla yutkundum. Koyu renk kaşlarını çattığında sarıya çalan ela gözleri kıstı. Kirpiklerle çevrili gözlerindeki sert ifade tüm yüzüne itinayla yayılmıştı. Küçükken de güler yüzlü, sevecen bir çocuk değildi ama o zamanlarda bile böyle hiçliğe bakar bakmıyordu. Hala o çocuğa benzeyen tek bir şey vardı yüzünde; benimkilerin ikizi olan sarıya çalan ela gözleri. Limonlu şekerlere benzeyen gözleri hala aynıydı, derinlerdeki ifade değişmiş olsa da. Kurtuluş'tu bu adam. *** Rana & Kurtuluş *** 14.05.21 *** Kapak tasarımı tamamen bana aittir.*
BÜLBÜL oleh papatyakorusu
22 Bagian Sedang dalam proses
*avareyim,asudeyim,yorgunum bilmiyorum,neden sana vurgunum? -bir mahalle hikâyesi- 18/05/2023 " Dökme yüzünü." dedi. Yüzüne vuran kızıl ateşlere bakarken gözlerinde kararlı bir ifade vardı. Kurşuni bulutlar, karşıdaki binaların silüetlerin üzerine yığılmışlardı ve akşamın alacasına güneşin son kızıllıkları karışıyordu. Hafif bir rüzgâr çıkmıştı. Sesi, bulanıklıktan uzak, net ve kendinden emindi. Hiç tereddütleri olmamıştı zaten. Şimdi oturduğumuz bu tenhalıkta, gözleri yerdeki ateşin kızıllığındayken düşen yüzümü, incinen kalbimi nasıl fark etmiş, nasıl sezmişti bilemiyordum. Beni şaşırtmaya devam ediyordu. Kemikli yüzündeki kararlı ifadeye baktım. Gözleri ateşten uzaklaşıp bana döndüğünde yanağında şimdi sakalların gizlediği yara izini ve sebebini düşünüyordum. Yaralar her zaman görünür değildi, olamazdı ama sanki onun yaraları gördüğümden daha derinlerde bir yerlerde gibi geliyordu bana. Gözleri, uysal bir kuştan uzak, gelip gözlerime ilişti. Bakışları karanlık bir orman gibiydi ama tekinsiz değildi. Alaz alaz bir ifade vardı. Hummalı, sert ve kendinden emindi. Kaşlarının arasındaki çukurlar inen akşamla karanlık çizgilere dönmüştü. Garip bir şekilde yanında kendimi hiç olmadığı ölçüde güvende hissettiğimi fark ediyordum. Bana bakarken gözünü bile kırpmıyor, bakışlarındaki bir şey beni gözlerimi kaçırmaya hatta buradan çıkıp ardıma bile bakmadan kaçmaya zorluyordu. Ama direniyordum. Ne gözlerimi mızrak gibi saplanan bakışlarından çekebiliyordum ne de koşup uzaklaşmaya derman bulabiliyordum. " Dökmedim." dedim inkar ederek, az önceki sözünü esasında kendime hatırlatmak için. Elindeki uzun çubukla ateşi karıştırırken tüylerimi diken diken eden ifadesini de çekip almıştı üzerimden. " Döktün. Ama sen yine de dökme yüzünü. O yüz, dökülecek yüzlerden değil."
anda mungkin juga menyukai
Slide 1 of 10
BAL KÖPÜĞÜ / YENİDEN YAYINLANIYOR cover
GÖKYÜZÜ ATLASI cover
Kalbimdeki Tutsak cover
KAFES/ BXB cover
Gözyaşı Kadehleri cover
Sabah Güneşi cover
GECEYİ KURTARMAK cover
KARATEPELİ cover
BÜLBÜL cover
ESMERİM - Yalın Serisi II cover

BAL KÖPÜĞÜ / YENİDEN YAYINLANIYOR

31 Bagian Lengkap Dewasa

Soğuktu. Teni kadar soğuktu bakışları. Ardındakileri gizleyen, kendine dair en ufak bir iz taşımayan koyu kahve gözler... Vurulmuştum. Kendi iyiliğim için ondan uzak durmamı istemişti. Ardından beni öperken tüm benliğimi ele geçirdiğini fark edememiş miydi? Ona bağlanmış, kendimi dudaklarının tadında, teninin soğuğunda kaybetmiştim. Gözlerinin kenarlarına işlemiş gölgelerini yok etmek istemiştim. Sustukça taşlaşan kalbini eritmek... Oysa derin sessizliği değil miydi beni ona çeken? "Yok Azra. Anlatacak bir şeyim yok. Gördüğün kadarım işte." Değildi. Çünkü bana ruhumu aydınlatan gülümsemesini bahşetmişti.