Çocukluğumdan beri doktor olmanın hayallerini kurdum. Bir de Çalıkuşu'ndaki Feride gibi uzak diyarlara gitmeyi. O öğretmen olarak gitti ben ise doktor oldum ve ninemin bana yadigar bıraktığı mavi bavul ile çıktım yollara.
İnsan hayatı boyunca attığı her adımı yeni bir umut ile atardı. Daha iyisi, daha güzeli için uzun yolculuklara çıkardı. Her zaman güzelliklerle karşılaşamazdı elbet. Ama denemekten vazgeçmezdi, insanı insan yapan en önemli özelliği de buydu.
Ben de çocukluğumdan beri taşıdığım umutlarla yeni bir yola çıktım. Evimi, ailemi, tanıdığım her şeyi arkamda bırakıp beni büyüteceğine inandığım bir hayata adım attım. Güzel günler bizi bekler diye umut ederek.
Ayşin..Bu hayatta gördüğünüz en inişli çıkışlı karaktere sahip bir kızdı. Her an kahkaha atacak kadar mutlu, bazen ise öfkesinden gözleri kana bulanmış bir katildi.
Uyuşturucu ve silah tacirliği görevini babasının elinden alarak kendi krallığını kurmak istesede bu oldukça imkansızdı.
İstanbulun sahipleri vardı. 4 büyük hükümdar en önemlisi ise biri çoktan urganı boynuna geçirmiş adeta onu nefessiz bırakacak hale getirmişti.
O kimmiydi? O Azer Kılıçhan.. kibir ve gücün vücud bulmuş haliydi. En önemlisi ise ayşinin işlerine çomak sokan deli herifin tekiydi.
Bakalım bu iki deli taht savaşına daha ne kadar kendilerini bile isteyerek yaralayacaktı.
Ne denilebilir ki ? Aşk bazen bir gizli sosyopat ile psikopatın kalbinde de gezinirdi.
Sadece ateşin baruta yaklaşması bu fitili tetikleyen şey olurdu.