...
"Gece çöküyor, felaketim kapımda uyukluyor. Duyuyor musun Gece?" Turuncu bulutlara çevirdi yüzünü. "Şafak beni çağırıyor."
Bu sefer gözlerimi ondan çekmedim. Göğsümdeki öfke yanıyordu ve o yangının harlanması için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Tüm gücümle "ben sana ne yaptım," diye bağırdım. Ellerim şakaklarıma giderken delirecekmiş gibi hissediyordum. "Ben hiçbir şey yapmadım sana."
Öfkeli sesimi umursamadan bana bakıp gülümsedi. "Gece çöküyor, aydınlık damarlarımı öpüyor. Şafak bittiğimi söylüyor."
Elleri kahverengi ipin iki tarafına da tutunduğunda "dur," dedim.
Duraksamadı.
Ellerinin değdiği ölüm siyah saçlara sürtündü. En son boynuna oturdu. Gözlerim yanıyordu, çöküyordu. Gece çöküyordu. Kafamı yana yatırdım. Yalvarırım dur. Ona yalvarmamı istiyorsa yapabilirdim. Elimi ona doğru uzattım. Çaresizce, "Gece yeniden doğmak için soluklanıyor, aydınlık damarlarıma sızıyor. Şafak seni yanında istemiyor" diye fısıldadım. Beni duyuyordu. Gülümsemesi yüzünde asılı kalırken boynunda asılı olduğu iple kafasını yana yatırdı. Bana acıyormuş gibi bakıyordu. Acıyor muydu?
Gözlerimizi ayırıp yüzünü göğe çevirdi. Karanlık boşluğa adım atmadan önceki zehirli fısıltısı beynimi gezmiş, yüreğime sızmıştı ve zihnimin duvarları üstüme yıkılmıştı. "Gece çöktü, kapı kırıldı ve darağacına küçük bir kadının bedeni asıldı..."
Kalbini savaş meydanında bırakmış bir asker, o intikamı elbet bir gün alır.
...
Alakurt lakâbıyla bilinen Kurter Alacakan, ülkesinin en başarılı askerlerinden biridir. Bir gece vakti timiyle gittiği Kafes operasyonunda timdeki dostlarını acı bir şekilde kaybeder.
Her şeyini kaybettiği o zifiri karanlık gecede, kan dolu toprağa bakıp, toprağı avuçlayarak korkunç bir intikam yemini eder.
Ve her şeyi ardında bırakıp şehre geri döndüğünde, hiçbir şey aynı kalmayacaktır.
Özellikle de General'in kızıyla tanışıp, onunla aynı intikam yoluna başkoyduktan sonra...
ALACAKAN.