Dünyada ülkeler renklere, şehirler özelliklere göre ayrılmıştı. Siyah, Kırmızı, Yeşil...
Lua, Kırmızı idi ancak onlar gibi değildi. Sürekli asi tavırları,umursamazlığı ile orada hep göze batıp sorun olmuştu. Sürgün edildi Siyah'a, Karanlık'a. Oraya uygun olduğu söylendi ancak, gerçekten öyle miydi?
Sükut,korkulan Siyah. Belki de en çok korkulan. En son karşılaşması gerekn kişiyken, o ilk onunla karşılaştı. Ve tüm düzen, o an bozulmaya başladı.
"Siyah, Kırmızı'nın cehennemidir."
"Alçin..." İsmimi nerden biliyordu bu kız? "İkizim, sen mi geldin? Göremiyorum, görmem gerekmez mi? Beni yanına almaya geldiğinde bile bana gözükmeyecek misin?" Bu kız neyden bahsediyor? "Annemde yanında mı? Bazen göremiyorum, sizin öldüğünüz günden beri oluyor. Beni bu adamlardan korumak için beni almaya mı geldin?" Bir kaç saniye gözlerim onda oyalandı. Ala'nın sesi bizi kendimize getirdi. "Alin hanım, biz Türk askeriyiz. Bir yaranız var mı? Gözlerinize mi zarar verdiler?" Ala'nın sorularını eş geçti kız. "Alçin burada değil mi? Ölmedim mi? Nasıl olabilir ki, kokusunu aldığıma eminim!"
...