Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda bir erkek çocuğu yaşarmış ve her gün içermiş.
Acısı bitene kadar, tüm şişeleri bitirirmiş.
Bu günü ve yarını yokmuş, geleceği ise yetim bir çocuğun yarını gibi belirsizmiş.
Gözlerindeki acımasızlık etrafa dehşet yayarmış.
Herkes ona şeytan, ailesi ise serseri dermiş.
Karanlık bir kuyunun dibine kök salan o gölgenin adı...
Tekin Avcıymış.
Daha uzak bir zaman diliminde, paralel bir evrende, gözlerindeki yeşil sarmaşıklarda kaşiflerin cinayetini işleyen bir kız varmış.
Ruhu har, kalbi yangın yeriymiş.
Kirpiklerinden intihar ipleri asılıymış.
Orası, 42 şeytanın ölüm yeri, kızın yanakları o 42 şeytanın mezarıymış.
Teni 42 cehennem zebanisine mezar olan bu kızın adı...
Vera Çelikmiş.
43. şeytan kızın kirpiklerine intihar ipi asarken, şeytan kızın gözlerine aşık olmuş.
Kötülük, acı ve dehşet aşkı harlamış.
İyiliğin pişmiş kellesi, cehennemdeki kazanlarda pişmeye başlamış.
Ve oyun devam etmiş.
"Canımı acıtacak mısın?"
"Öyle acıtacağım ki, canın diye bir şey kalmayacak."
"Beni koruyacak mısın?"
"Öyle bir koruyacağım ki, ben bile zarar veremeyeceğim sana."
KÖTÜ ÇOCUKLAR
iyi kızları değil
KÖTÜ KIZLARI
SEVER
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."