'Ben buraya kendi masalımı yazmaya geldim,
onun yüreği benim masalımı sahiplendi.'
Kendi küçük dünyasında, ailesinin, sevgilisinin ona kurduğu, hazırladığı o hayattan kurtulmaktı tek niyeti.
Kaçtı...
Kaçılabilecek en olmadık yere,
Hayallerinin baş kenti Roma'ya...
Masal gibi olmalıydı her şey.
Mükemmel bir iş, küçük ama şirin bir ev ve tabiki kusursuz iyilikte bir patron (!): Valerio Enrico Ferrar
Hangi masalda, masal prensesi sokakta kalırdı ki?
Tabiki Sera Uzer'in masalında...
"Hay ben Roma'ya masal şehri diyen o ağza tüküreyim, dondum ya!"
Tek bir gün...
Ne kadar kusursuz olabilirse, Özge ve Alanzo için Roma'da tek bir gün o kadar kusursuzdu.
İlklerle dolu tek bir günün ardından ayrılan yolları,
Nasıl ve nerede kesişecekti ki bir daha?
Tabiki aşkta...
MASAL SERİSİNİN 3. KİTABI BİR ROMA MASALI SİZLERLE...
"Ve bunu asla unutma güzelim! Karanlıktaysan gölgen bile seni yalnız bırakır!" Diye son defa fısıldadı kulağına. O gece gökyüzü ağladı kızın cığlıklarına. Koca sema diz çöktü boyun eğdi genç kızın çektiği acıya. Denizler çekildi balıklar göz yaşlarını döktü o gece ilk defa. Gökyüzü rollerini değiştirdi yeryüzüyle. Bu defa bağırıp Gürleyen yeryüzüydü... Yer ihanet etti kızın Gece yıldızlarla kaplı güzelliğine, kapadı kulaklarını. Insanlar sağır kaldı çığlıklara. Güller kurudu, paptyalar soldu gözyaşlarına. Herkes sustu gözleri konuştu genç kızın. Bütün çığlıklar içindeydi, oysa bu deprem onun içinde paramparca olan hayallerinin yıkılışıydı. Gözyaşları atıyordu çığlıkları, dudakları ise susuyordu.
15 Mart 2018