Nabzını boşlukta sayan bir gece... (Nazım Hikmet Han.)
Annemi ve babamı küçük yaşta kaybetmenin verdiği acıyla kavrulan bedenim, gece kimsesizliğin verdiği güçsüzlükle göz yaşlarımla ıslattığım yastığım. Mezarlığa gitmeye cesaret bulamayan güçsüz, savunmasız bedenim. Ruhumu kaybettiğim bu dünyada benliğimi bulamazken her şey yolundaymış gibi davranıp, hayatımda hiç bir şey olmamış gibi kahkaha atıp gülmek kalbimi zorlarken birde bu yabancısı olduğum dünyaya dâhil olmam.
Dünya içinde bambaşka bir dünya.
Kapalı kapılar ardında neler olup bittiğini, kafamın içinde dolup taşan nedenlerin cevabını ararken aslında en başından beri oyunun başrolü aslında benim olmam.Kafamın içindekileri susturmaya çalışırken yüzüme kapanan kapılar.Güçlü insanların yanında kimsesiz olmam. Bütün kartlar çekiliyor, oyunlar başlıyor ama her gece korkunç kâbuslar bitmiyor.
Herkes aynı anda geceyi yaşar ama herkesin karanlığı farklıdır....
"Nasıl böyle bir insanı seversin?" Dediler.
"Onu anlatamam." Dedim.
... Öyle bir yere geldik ki hiçbir sokağın adı yok.(Cemâl Süreya.)