Nabzını boşlukta sayan bir gece... (Nazım Hikmet Han.)
Annemi ve babamı küçük yaşta kaybetmenin verdiği acıyla kavrulan bedenim, gece kimsesizliğin verdiği güçsüzlükle göz yaşlarımla ıslattığım yastığım. Mezarlığa gitmeye cesaret bulamayan güçsüz, savunmasız bedenim. Ruhumu kaybettiğim bu dünyada benliğimi bulamazken her şey yolundaymış gibi davranıp, hayatımda hiç bir şey olmamış gibi kahkaha atıp gülmek kalbimi zorlarken birde bu yabancısı olduğum dünyaya dâhil olmam.
Dünya içinde bambaşka bir dünya.
Kapalı kapılar ardında neler olup bittiğini, kafamın içinde dolup taşan nedenlerin cevabını ararken aslında en başından beri oyunun başrolü aslında benim olmam.Kafamın içindekileri susturmaya çalışırken yüzüme kapanan kapılar.Güçlü insanların yanında kimsesiz olmam. Bütün kartlar çekiliyor, oyunlar başlıyor ama her gece korkunç kâbuslar bitmiyor.
Herkes aynı anda geceyi yaşar ama herkesin karanlığı farklıdır....
"Nasıl böyle bir insanı seversin?" Dediler.
"Onu anlatamam." Dedim.
... Öyle bir yere geldik ki hiçbir sokağın adı yok.(Cemâl Süreya.)
17 yaşında henüz lise öğrencisi saf , masum ,içine kapanık asosyal bir kız.
Hayatı gibi kalbi de kendisi de karanlık , hiçbir şeye acıması olmayan merhametsiz ve takıntılı bir mafya.
Bir bakışta tanımıştı adam . Nasıl tanımazdı ki hayatı olan kızı?
Kız ise tanımamış, hatırlamamıştı bile adamı. Nasıl hatırlayabilirdi ki daha küçükken gördüğü adamı ?
Bu acımasız bir adamın, kızın yanında başka biri hâline dönüşmesinin hikayesi. Her şeye rağmen mutlu olabilecekler miydi ?
Kız da sevebilecek miydi, onun gibi cesur ve delice ...
----
ILK KURGUMDUR. UMARIM BEĞENİRSİNİZ.
30.09.2021