Yıllar önce bir safya kapandı, tertemiz bir sayfa.
Yeni bir sayfa açıldı kitabın tozlu yapraklarından; kırışmış, buruşmuş ve kaderlerin karalandığı bir sayfa.
O sayfa önce birkaç damla gözyaşı ve kanla süslendi.
Daha sonra ölümler ve hayalkırıklıklarıyla.
Birkaç gülüş soldu, birkaç hayal söndü ve en sonunda kitap yandı, kül oldu.
Deniz, küllerin mezarlığı oldu.
⚜
"Sen daima benim Çoban Yıldız'ım olarak kalacaksın."dedi son kez. Son kezler acıydı, son kezler kekremsiydi. Hiç sevmezdim son kezleri.
"Sen ise nefret ettiğim tek kişi olacaksın Yaşlı Ruhlu Adam."
Acımasızdım, farkındaydım.
"Nefret, gerçekleşmemiş sevginin göstergesidir Çoban Yıldızı."
Acımasızdı, farkındaydı.
Dudaklarıma bir buse kondururken "seni seviyorum,ama biraz acı cekmen gerekiyor"
Ben iki yıldır acı çekiyorum,bu ne ki? Boxerini çıkarırken onu izliyordum. Bir yere gelince utanman da kalmıyordu bu adamın yanında. Alışık olduğum şeylerdi. Bir adamın sevmediğin halde her zerresini biliyorsanız buna bir bok denmezdi!
Kalın ve damarlı penisini çıkarıp birkaç defa okşadı. Bunu yaparken gözlerimin içine bakıyordu.
"Hazır mısın?"
Hazır mıyım? Ben çocuk doğurmaya hazır değilim. Ben anne olmaya hazır değilim. Lanet olası hapı yanıma almamıştım! Ayrıca aklıma nereden gelebilirdi ki dağ başında kocamla sevişeceğimiz?
Erkekliğini girişime yerleştirirken birden içime itti. "Ahh!" Tırnaklarımı kollarına geçirdim. İçimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım, topuklarım kalçalarına değiyordu. Omuzlarına sıkıca tutundum. Terden ıslanmış Saçlarımı gözümün önüne düşerken tek eliyle geriye attı.
"Kartal!"
"Sikeyim! Seni o kadar özlemişim ki!"
"Ahh! Yavaşla!"
"Hayır bebeğim,bu gece sadece benim istediğim olacak"
Omuzlarına tırnaklarımı geçirirken odadaki tek ses tenin,tene çarpma sesleri,ve kısılan sesimden çıkan inlemelerimdi. Sonuna kadar soktuğu aletiyle hayalarının kadınlığıma çarptığını hissedebiliyordum.