Birinci adımı atıyorum aydınlığa, do. İkinci adımı atıyorum aydınlığa, re. Üçüncü adımı atıyorum aydınlığa, mi. Dördüncü adımı atıyorum aydınlığa fa, sol, la, si, do. Durdum, etrafıma baktım ve bir kapı gördüm. Ahşaptan yapılmış kahverengi bir kapı. Gri rengi atmış, paslanmış kapı kulunu çevirdim, ve 'tık' sesinden sonra kapı açıldı. İçeriye dalan gözlerimin gördüğü tek şey siyahtı. O an beşinci adımımı attım, ses yoktu. Beşinci adımım da sessizliğin melodisini var ettim. Zihnimin aydınlığında dışarıya vuran melodilerden ziyade karanlıkta var olan sessiz melodilerim zihnimde yer edinmiş, dışarıya küsmüş. Benliğini saklamış, yeminlere sığınmış. Dilsiz kalmış, konuşamadığı anlardan nefret edip kulaklarını koparmış, sağırlaşmış. Işık size vurduğu zaman kendinizden de insanlardan da bir şey saklayamazsınız. Karanlığı sevmenizde ki amaç belki bu yüzdendir. Sizi saklar, güvende hissettirir. Sizi kör kılar ama umursamazsınız. Ne de olsa özgür kılındığınız için rahatsınızdır. Sonuçta karanlıkta insanlar da duygular da seçilmez, kimse birbirini yakalayamaz. Zihinde buna benzer, kimse ışık tutmadığı sürece dökülmez melodiler. Şimdi ise beni karanlığa mecbur kıldılar. Saklambaç oynayacağız dediler, saklandım. Lakin saklandığım yeri kimse bulamadı. Hatta o kadar uzun süre orada kaldım ki.. Artık saklandığım yeri hatırlamıyorum. Tek görebildiğim zifiri karanlık.
1 part