"Aniden şiddetli, büyük bir baskı hissediyorum.Canımı yakan bir şeyler var ve ben, bunun ne olduğunu bilemeyecek kadar küçük bir yaştayım.
Ama tüm bedenimle hissettiğim bir şey var ki; bu çok keskin bir acı.
Elimde oyuncak bebeğim olması gerekirken, yaralı bedenimin üzerinde ileri geri hareketler eden bir beden var."
🌊
15 sene öncesinden kalbine düşmüş meleğini, ondan koparmaya çalışanlardan intikam almaya yemin etmiş bir adamın karanlık hikayesi.
Üzerilerine kurulmuş oyunlardan bihaber, acı çeken bedenler ve acıdan doğacak olan sevgileri...
Gölge'nin ininde, aciz bedenlerin çığlıkları acı ile karanlığa karışacaktı.
Poyraz Erden'in minik meleği Melisa Vural'ın acı ile yoğrulmuş yaralı hikayesi...
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...