*SEVGİLİLER GÜNÜ YARIŞMASI İÇİN YAZILMIŞ VE TEK BÖLÜMLÜKTÜR* Karşımda beni merakla süzen gözleri dolmuş bir şekilde bakan bir çift gözü dikkatle izledim. Ne kadar da masum bakıyordu! Yavaşça dudaklarım kıvrıldı. Gülümsemeye başladım. Allahım! Uzun zamandır herkesin korktuğu ben, suratsız ben şuan tam anlamıyla gülümsüyordum. "Neden öyle bakıyorsun? Kolumu bırakır mısın artık?" dedi titrek dudakları hayıflanarak. Silkelenerek kendime geldim ve tekrar sert halime büründüm. Canını acıttığımı fark ettiğimde şaşkınlıkla bir anda ellerimi çektim üzerinden. Diyeceğim, demem gereken şeyi bilmiyordum! "Sen..." dedim sadece. Gözlerinin tam içine bakıyordum. Kahve gözleri beni bu kadar etkilerken nasıl konuşacağımı kestiremiyordum. "Evet? dedi yorgun gözleriyle. "Neden ağlıyorsun?" Sonunda kelimeler dökülmüştü dudaklarımdan. Şuan bunu sorabildiğim için kendimi biraz daha rahatlamış hissettim. "Seni ne ilgilendirir ki?" dedi tiksinircesine çıkan ses tonuyla. Bir yandan da az önce tuttuğum kolundaki kısmı ovalıyordu. Ben herkese sert davranan ve bu durumdan gocunmayan biriydim. Kimin hakkımda ne düşündüğü umurumda olmazdı. Bir farklı deyişle serseriydim ama şimdi neden bakışları sol tarafımda bir sızıya neden oluyordu? "Ben özür dilerim. Canını yakmak istememiştim." Endişeli gözlerle hala ona bakıyordum. Şuan önemli değil demesi ve bana neden ağladığını anlatmasını istiyordum. "Ama yaktın! Herkes yakıyor! Bu dünya benim canımı yakıyor ve zaten az kaldı, merak etme kurtulacağım." deyip omzuma çarptı ve hızlı adımlarla ilerledi. Beynimde yankılanan son cümlesi hareket etmemi engelliyordu. "Bu dünya benim canımı yakıyor ve zaten az kaldı merak etme kurtulacağım" demişti. Bu ne demek oluyordu? Her şeyin başladığı ve hayatımı değiştiren o gün yılbaşı günü gittiğim bardaki hıçkırarak ağlaya