Gökyüzüne Esir | Yarı Texting
12 جزء
undefined أجزاء مستمرة Oda loştu. Işıklar kısılmış, zaman duraksamış gibiydi.
Kadın, yatağın içinde solgun ve yorgun görünüyordu. Tenindeki ışıltı azalmıştı.
Nefesleri düzensizdi; her bir nefes sanki bir savaştı.
Başucunda oturan adam, elini bırakmıyordu.
Parmaklarını onun parmaklarına dolamıştı.
Her "bip" sesiyle içi titriyordu.
Yanına kadar gelmişti ölüm...
Ama o hâlâ gözlerinin içine bakıyordu.
Kadın hafifçe gözlerini açtı.
Zorlukla gülümsedi. Dudakları çatlamıştı ama hâlâ güzel görünüyordu.
"Buradasın..." dedi kısık bir sesle.
"Gitmedim," dedi adam. "Gitmem."
Kadının gözlerinden bir damla süzüldü.
Titrek bir nefes verdi.
"Biliyor musun... seni sevmek, hayatımın en kolay şeyiydi."
Adamın boğazı düğümlendi. Gözlerini kaçırmadı, ağlamadı da.
Ama kalbi sanki içinden kırıldı.
Kadın bir an durdu, sonra çok hafif bir sesle, neredeyse fısıltıyla:
"Beni unutma, olur mu?" dedi.
Adam eğildi, alnını onun alnına yasladı.
"Seni her nefeste hatırlayacağım."
Ve tam o an...
Kadının gözleri bir daha kırpılmadı.
Nefesi durdu.
Vücudu hafifçe gevşedi, sanki bir yük kalkmış gibi.
Monitör düz bir çizgi verdi.
Zaman, kalbinin sesiyle birlikte sustu.
Adam, birkaç saniye dondu kaldı. Sonra elleriyle kadının yüzünü tuttu, parmaklarıyla saçlarını okşadı.
Sarsılmadan ağlamaya başladı.
Sessiz... içten... ağır bir ağlayıştı bu.
Başını onun omzuna dayadı.
"Ben seni yaşatacağım... her şeyde..." diye fısıldadı.
"Söz veriyorum."
O gece sabaha kadar odada kalakaldı.
Çünkü bazı vedalar hemen gidemez...
Çünkü bazı sevdiklerimiz, gittikten sonra bile bizimle kalır.
---
Sayra Alkım & Poyraz Han