"Hangi rengi seversin?" diye sordu beni izlerken. Soru biraz tuhaf gelmişti ama kendimle konuşuyormuş gibi, sebepleriyle beraber söylemeye başladım. Bir yandan da çiçekleri topluyordum. "Mavi. Mavi çok özel bir renk. Bir sürü anlamı var. Mesela; sonsuzluk. Sonsuz sevgiyi, sonsuz özgürlüğü, huzuru anlatıyor. Her tonunun anlamı da çok farklı. Lacivert, kötülüğe bulanmışlığı, turkuaz da masumluğu anlatıyor bana göre. Ben, galiba mavi rengine aşığım."
Yere eğilip, bir çiçek koparttıktan sonra, önümde dizlerinin üzerine çöktü. Ne yapmaya çalıştığını umursamayıp, çiçekleri toplamaya devam ettim.
"Mavi'm olur musun?" sorduğu soruyla dondum. Ellerim, beynimin komutlarını es geçerek, çiçekleri yere düşürmüştü. León'a baktığımda, elinde mavi bir çiçek vardı. Söylediğinde ciddi miydi yani? Bu soruyla; "Sonsuzluğum, özgürlüğüm, huzurum,... ol," demek istemişti. Beni mavi rengi olarak istiyordu.