Arı ile papatya hikayesi sıcak bir yaz günüydü. Her yer çiçeklerle dolu ve hava mis gibi kokyordu. Çiçek tarlasının üzerinde arı vız vız diyerek neşeli neşeli uçuyordu. Havada o kadar güzel süzülüyordu ki papatya onu hayranlıkla izledi. Uçmaktan yorulan arı papatyanın yanındaki ağaç dalına konar. Papatya arı ile konuşmak ister ve seslenir:
-Arı kardeş ne kadar güzel uçyorsun. Oysa benim kanatlarım yok ve ben senin gibi dünyadaki güzellikleri göremiyorum. Sadece etrafındaki çiçekleri görüyorum. Bir gün benimde alıp gezdirebilir mısın? der.
Arı papatyaya kibirli gözlerle bakar ve:
-Ben seni nasıl taşıyım. Seni asla alıp taşıyamam. Çabucak yorulurum, Hem ne neyapacaksın dünyadaki güzellikleri, diyerek papapatyayı götürmek istemez ve uçarak gözden kaybolur. Bu duruma oldukça üzülen papatya günlerce ağlar ve kendisine kibirli davranan arı onu çok üzmüştür. Aslında papatyayı alıp, gezdirebilirdi. Fakat o kibirli davranarak küçümsemeyi tercih etti.
Ardan aylar geçti ve havalar yavaş yavaş soğudu. Ağaçlar yaprak döküyor ve çiçekler soluyordu. Fakat papatya hala yapraklarını dökmemişti. O gün havada arıyı uçerken görür ve bal yapmak için çiçek aradığını fark eder. Oysa oradaki solmadan kalan tek çiçek papatyaydı. Papatyanın üzerine konmak ister be papatya arının konmasına izin vermez. Bu durumda oldukça şaşıran arı papatyaya seslenir:
-Neden konmama izin vermiyorsun. Bal yapmam gerek. "der papatya aylar önce kendisine kibirli davranan arının yaptıkları ona hatırlatır.Durumu hatırlayan arı kendine çok kızar ve papatya dan özür diler. Kendisinin kibri yüzünden geri çevirdiği papatyaya, şimdi kendi muhtaç olmuştu. Arının yaptıklarını affeden papatya, arını bal yapmasına verir ve bu durumda sevinen arı papatyayı dünyayı gezdirmek için havalanmaya başlar.