Güneşin doğuşuyla birlikte hep o rüyayı görürdü Ayşem . Yine o akşam o rüyayı görmemek için dualarla yatağına yattı. Ama yine sessizce bir sahil kenarında uyanmıştı.Rüyada olduğunu zaten biliyordu.. Yavaş adımlarla denize doğru ilerledi. Etrafını yine o bilinmezlik sarmıştı. Siyah saçlarını rüzgara karşı bıraktı Ayşem. Kahverengi gözlerinde korku vardı yine. Garip olansa burada olan her şeyi ezbere bilmesine rağmen uyandıktan sonra hiçbir şeyi hatırlamıyor oluşuydu. Sadece rüyada hissettiği şeyin ne kadar kötü olduğunu ve tekrar görmek istemediğini biliyordu. Ayaklarının çıplak oluşunun vermiş olduğu rahatlık hissi içini sardı Ayşemin. Sonra yine her zamanki gibi güneş sanki saatini doldurmuşçasına hızlı ve aceleyle geri çekildi. Yerini gök gürültüsü,kara bulutlar ve şimşeklere bıraktı.. Ayşem derin bir nefes çekti ciğerlerine . Faydasının olmayacağını bilse de denize arkasını dönüp yürümeye çalıştı. Bir adım bile atamadan rüzgar onu kendine çekmiş yer sarsılmış gök gürültüsü etrafı sarmıştı. Dengesini kaybedip suyun derinliğine bıraktı kendini Ayşem. Su onu kendine çekerken suyun içinde nefes alıyordu. Ama öyle bir nefes değil.Sanki bu zamana kadar hiç nefes almamış ilk defa gerçekten nefes alıyor gibi. İşte o madalyon elini ona doğru uzattı Ayşem. Nedenini bilmese de ona ulaşmak istiyordu her seferinde.Sonra sanki tüpü bitmiş dalgıç gibi nefes alamamaya başladı. Sanki etrafında nefes almasını engelleyen bir şeyler vardı. Ona rağmen elini madalyona uzatmaya çalıştı Ayşem. Her elini uzattığında ise daha fazla nefessiz kalıyordu. Çaresizce rüyanın bitmesini bekledi.Fazlada uzun sürmemişti bu sefer. Nefessiz bir şekilde yatağından doğruldu Ayşem.Sessizce dua ediyordu sadece. Yine sadece rüyanın vermiş olduğu his vardı içinde.