Hayat, kimileri için kazanılması gereken bir savaştır. Süheyla için hayat, özgürce nefes alabilmek uğruna gösterdiği çabadan ibaretti. Ona dayatılan hayatı öfkeyle reddeden Süheyla, çocukluğunun hücresi saydığı Ender'den kaçarak tertemiz bir sayfa açmak istiyordu. Aldığı her nefesin hakkını hürriyetiyle verebilmek için bu uğurda kaybedeceklerini bilmeden uçtu Süheyla. Uçtu ve cılız bir ağacın dalına kondu.
~
"Böyle yaparak ölümü seçiyorsun sen!" dedi ölümcül bir sakinlikle. "Ama ölmene asla izin vermem. Asla. İstersen benden nefret et, tiksin. İstersen bir daha adımı anma, bana bakma. Nefes alman için yaptıklarıma iğrenerek bakacaksan durma, gözlerime benden nefret ederek bak. Yeter ki yaşa." Yeter ki yaşa. Ağzından dökülen kelimeler aramızdaki sessizliğin bir parçası haline geldi. Durdum. İkimiz de nefes nefeseydik.
"Birlikte yaşayabilirdik," diye fısıldadım eziyeti andıran dakikaları geride bırakmak isterken. "Eğer o adamların tarafını seçmeseydin."
~
Sete geç kaldığını haber vermek isteyen başarılı bir oyuncu, yanlış numarayı tuşlar ve hikaye o zaman başlar.
Bu yanlış numara, büyük bir aşkın kıvılcımını ateşler. Daha önce duygularını kullanmayan, acımasız, Rusya'nın en büyük adamı aynı zamanda Mardin'in en büyük aşiretinin oğlu olan adam, bu kıvılcımda tutuşmaya hazırdır.
Mardin'de çekilen dizisi ile ün alan oyuncunun, Mardin'li adam ile aşk yaşadığı yerde Mardin olur.