BEYFENDİ
  • Reads 7,422
  • Votes 395
  • Parts 8
  • Reads 7,422
  • Votes 395
  • Parts 8
Ongoing, First published Feb 24, 2019
Mature
Alışıktım buraların çiseleyen yağmuruna,

Kasveti bile, mutluluk veren havasına,

Buram buram tehlike kokup; kalkan gibi duran sarp dağlarına,

Beyaz perdelerini harelere indiren sislerine,

Yeşillerin biribiyle ahenk içinde rüzgarla dansına,

Hele korksamda hayran kaldığım uçurumlarını saatlerce anlatsam, onlara olan hayranlığımı bitiremezdim...

Usulca başımı kaldırdım ve hafiften çişeleyen yağmurun yüzümü ıslatmasına izin verdim. 

Her yağan damla sicim misâli akarken tenimden,

Bir günahımıda yıkayıp öyle gidiyordu sanki,

İşte yağmurun yanında getirdiği hissiyât tek kelâmla; huzurdu...

Ya da belki bu, yaşadığım son huzurdu. 

Gözleri karanlığa mahkum olmuş bir adamın karısı olarak bilinmek. 

Hayatımı görmeyen gözleri gibi karartacak olan bir adam,

Yahutta asıl karanlığı ona yaşatacak olan yalnız bendim.

Halbûki onunla ve benimle alay eden hadsiz köylülere karşı onu ne de güzel savunmuştum öyle:

"Kör olmak ne suç, ne günah, ne de Allah tarafından verilen bir ceza... Onun tek kusuru sizin gibi leş kargalarının yüzünü görememesi... varsın, onuda göremesin." 

Kör olmak engel miydi aşka? Hiçbir 'engel' mâni değildi aşka... 

Gördükçe değil, dokundukça sevenlerin; birbirini kusurlarıyla kabullenenlerin hikâyesi... 

'Kör Kütük' şimdiki adıyla "BEYFENDİ"...
All Rights Reserved
Sign up to add BEYFENDİ to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
Edebiyatsal İşler || •Öğretmen by sakaryalideli
52 parts Complete Mature
Tamamlandı. Edebiyat dediğin şey, insanları hayal dünyasına sürüklemekten başka ne işe yarar ki? Hayır, oturup "Bu adam neden kırmızı perdeleri tasvir etmiş?" diye düşünmek yerine perdeleri açar, dışarıya bakarsın, işte çözüm bu kadar basit! Yok Şiirlermiş yok romanlarmış. Bir de ortamlarda "Dostoyevski okudum" diye hava atanlar var amınakoyayım ben onların! Dostoyevski sana elektrik faturanı mı ödedi, yoksa marketten indirim kuponu mu yolladı? Yok, efendim "ruhun gıdası"ymış. Ruh, çorba mı ki gıdaya ihtiyaç duysun salağa bak! Aç bir belgesel izle, hem öğrenir hem vakit geçirirsin. Ama yok, illa kitap okuyacağız. Siz okuyun abi ben okumayacavim Ben sinirli sinirli söylenirken Hazan kaşlarını arşa kadar kaldırmış bir hale "Ahu sus" diyordu. "Ne suscam abi ya bak şimdi dinle bi bana hak vereceksiniz!" Hazan sinirle "SUS GERİZKALİ YETER SABAHTAN BERİ SÖYLENİYORSUN-" derken lafını kestim. "Edebiyat dersinin amacı nedir? Cidden, bunu biri açıklayabilir mi? Bir de "Bu yazar burada ne demek istemiş?" diye soruyorlar ya o zmab onları öldüresim geliyor!" "Ahu-" "Abi dur bir! Ben nereden bileyim, yazarla kahvaltıya mı çıktım? Belki adam sadece mavi gökyüzünü seviyor, sen kalkıp "Burada özgürlüğe bir gönderme var" diyorsun. Sanki yazar miting yapıp "Özgürlük nedir?" diye sormuş. Bir de metin analizleri yok mu? "Bu cümleyle halkın acılarına değinmiş." Hayır, adam o cümleyi yazarken sadece kahvesini dökmüş olabilir, bu kadar derine inmeye gerek yok! Finalde de "Şair burada ne hissetmiş?" diye sorarlar-" "AHU OĞUZ HOCA ARKANDA SUS ARTIK!" Bir anda lal oldum. Sessizce bana bakıyordu gözlerinde saf bir sinir ve öfke vardı. Hoca kollarını göğsünde birleştirmis bir halde kaşlarını çattı ve "Ka'rı pür-sükûn ve mütevahhşi bir kız." diyerek onu takip etmem için elini salladı.
You may also like
Slide 1 of 10
MAHİ (Mahalle Hikâyesi) cover
EKSTREM cover
orenda +21 cover
KOMİSERİM (Abimin Arkadaşı) +18 cover
Mafya                                     ( birinci kitap) cover
Edebiyatsal İşler || •Öğretmen cover
SEVDA KONMUŞ DALLARIMA  cover
KADERİN ÇİZDİĞİ YOL  cover
BERDEL (+18) cover
NE MÜNASEBET - Yarı texting cover

MAHİ (Mahalle Hikâyesi)

29 parts Ongoing

Yetişkin okurlar için uygundur! Bir Mahalle Hikâyesi... Çok daha fazlası... ✨ "Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi benimkilere dokundu. "Bir kere bana eskisi gibi baksan..." yalvarır gibi çıkan sesinin tonuyla tüm iradem dağıldı. "Bırak lütfen," derken gözlerimi kapattım. Elinin birini kaldırıp parmaklarını usulca yanağımda gezdirdi ve çeneme doğru indi. "Adımı söylemiyorsun artık," dedi dişlerini sıkarak. "Fark etmem mi sanıyordun?" Soru soruyordu ama benim buna verecek bir cevabım yoktu. "Senin dudaklarından dökülmesini istediğim öyle çok kelime var ki..." Eğilip anlını anlıma yasladı. Bu kadar yakınken tek nefesi paylaşıyor gibiydik. Onun aldığı soluk, benim dudaklarımda kayboluyordu. Benim sıklaşan nefeslerim ise sanki onu canlandırıyor gibiydi.