Kapıyı çalmayayım diye düşündüm, uyuyor olabilir. Çantamda anahtarlarımı aradım. Beyaz demir kapının kilidine sokup çevirdim. Kapıyı hızla itip içeri bir adım attım ve yavaşça kapıyı kapattım. Üst katın ışıkları yanıyordu ve birkaç takırtı duyuluyordu. Herhalde uymuyordur diye düşündüm. Mantomu çıkarıp portmantoya astım ve hızlıca yukarı çıktım. Sol bölümdeki odalar karanlıktı sağ taraftaki en son odanın kapısı aralıktı ve içeriden ışık sızıyordu. İlerledim, tam kapıyı açıp içeri dalacaktım ki beni beynimden vuran ve saflığımı yüzüme çarpan o kelimeleri duydum. "Seni seviyorum, seni seviyorum bundan daha önemli hiç birşey yok! Ne Işılay ne de Emir umrumda." Artık kanımda saflık ve iyilikten tek bir kalıntı yoktu. Artık kalbim tek bir amaç için çarpıyordu; İNTİKAM.