Güneşin ilk ışıkları efsanelere konu olan dağın karlı zirvesinden sızmaya başlıyordu. Heybetli Dağ, eteklerinin bitiminde bütün şehri kucaklıyordu. Şehir henüz uyanmamıştı, huzurlu sessizlik hakimdi. Birazdan çobanların sürülerini Ağrı Dağ'ın eteklerine otlamaya getirmesiyle, horozların başlayan çağrılarıyla yeni bir gün başlayacaktı.
Umuda tutunanlar, kor yürekler, karanlık zihinler, acımasız düşünceler yeniden canlanacaktı. Her insanın kendi hayatında başrol olduğu yaşam devam ediyordu.
Şehrin hakimi olan iki aşiret, zalim oyunlar, etkilenen hayatlar...
Duygularının esiri, daha çocukken ufacık yüreğine sevdayı alan bugüne kadar büyütüp içine sığdıramayan şimdi hasretin bir gün biteceğini sabırla bekleyen Dila HANCI..
Duygu yüklü yüreği ile efsunkâr bir adam, Dila'nın çocukluğu, şifası Siraç Baray BORAN...
Abim kişisi sizi Halısaha grubuna ekledi.
Abim: Evet ekip tamamlandı. Herkes uygunsa cuma günü saat 10 gibi oynarız.
Siz: Sen oyna abdulhamit sen oyna
Siz: ya beni bu gruba neden aldınız iyi misin abi sen?
Abim: ya halısahada adam eksikti ne yapalım yani? Bi iki defa vurursun sende ne olucak
Siz: aynen Kerimcan Durmaz gibi koşarım ben👏👏