"Bir gün seni çözeceğim," diye fısıldadım ellerimdeki umutsuz ancak kuvvetli duyguyla. "Bir gün senin aslında kim olduğunu öğreneceğim," diye fısıldadım onun gizemindeki kafese ilmik atarak. Dudaklarının yavaşça yanağıma doğru kaydığını, ardındansa kulağıma doğru işlenen nefesini hissettiğimde, belki de onu sadece zor bir süreçte çözebileceğimi hissediyordum ancak onu zamanla çözmekle kalmayıp, gözlerindeki inine de ineceğimi sadece hissetmiyor; biliyordum. "Bir gün," dedi rüzgârlı bir tonla. "Beni çöz ama beni sadece tenindeki o kokuya dola." Sesinde hafif bir yağış vardı; o yağış benim ellerime akıyor, dudaklarıma doluyordu. "Çünkü o zaman geçmişimdeki seni, geleceğimdeki varlığınla buluşturacaksın, ve işte o an; eğer beni kokunla sarmalamazsan çözmeye çalıştığın sisler, anlamaya çalıştığın kuyu ise ikimizinde yaşamı değil, ölümü olur." Kuyu yağış doluydu, bedenler ise yara. Olan oldu, yangın yerine tutsak olan Deniz kuşu; adamın ellerinde yeniden özgürlüğe uçtu. |08.03.2019✘selenophileJ| |Düzenleme aşamasındadır.|
22 parts