♣TUTSAK♣ {Kabadayı Hikayesi}
♣♣♣♣
"Ah benim güzel kızım, benim nadide çiçeğim... Kokun beni baştan yaratıyor, o kadar kusursuzca yaratılmışsın ki nereye baksan orası güzelleşiyor. Ah benim Arya'm. Sadece benimsin güzel kızım..."
"Ben senin değilim! Ben hiç kimsenin değilim! Hastalıklı zihnin seni kör etmiş!..."
Daha konuşacaken işaret parmağını dudaklarıma koyarak susma mı sağladı ardından ise mümkünmüş gibi daha da yaklaşarak, fısıltıyla
"Sen öyle bir benimsin ki değil bir başkası sen bile inkar edemezsin Arya'm."
Nefesim korku ile kesilirken, gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum. Lanet olsun, ben neyin içine düşmüştüm böyle? Sakat bir kızdım, yürüyemiyordum bile. Kendime daha hayrım yokken bu adam çıkmış beni bırakmayacağını ve sevdiğini söylüyordu. Nasıl bir aptaldı bu adam?
"Gözümde o kadar çok kusursuzsun ki Arya'm, keşke gözlerimden kendini görebilseydin. Kahverengi gözlerinde tüm çiçeklerden bir bahçe görüyorum, kokun o tüm çiçeklerden oluşuyor, nefesin bahar esintisi, saçların benim cennetim, tenin gecemi aydınlatan Ay gibi parıldıyor. Ah Arya'm. Söylesene bana Arya'm, seni bu kadar delicesine sevmek ne kadar da akıl kârı? Çünkü ben burada akıllı olan bir şey göremiyorum, delirmişcesine seni sevmek istiyorum, çok mu şey istiyorum sence sevgilim?"
Ben seni seviyorum...kardeşimden farksız o hem 5 yaş küçük...ufaklıkla ne işim olur...
Dizlerimin üzerinde eğilip kapıya biraz daha yaklaştım..
-Bin gönlüm olsa birini vermem.. Benim gözüm sadece seni görür... Hem görmedin mi erkek çocuğundan farksız.. Kıskanacağın son kişi bile değil...
Titreyen dizlerimle ayağa kalktım... Perdeyi araladım.. Balkona çıktım.. Semih gelen sesle başını bana çevirdiğinde.elinde telefon öylece kaldı... Gözlerine baktığımda anlamıştı onu duyduğumu.. Balkonda duran kitabımı aldım ve tekrar içeri girdim... Kapıyı kapatıp perdeyi çekmeden son kez yüzüne baktım..
Ve o perdeyi kapattıktan sonra yıllarca onun olduğu tek bir gün açmadım...