Ses Versem Duyar mısın?
  • Reads 306,868
  • Votes 2,996
  • Parts 4
  • Reads 306,868
  • Votes 2,996
  • Parts 4
Complete, First published Mar 17, 2019
Mature
İnternet ortamında, birbirlerinin seslerini duymadan beyinlerinin aynı frekansta çalıştığını anlayan Beste ve Çağatay'ın, aradan bilgisayar kalktığında frekansları yine tutar mı dersiniz?

Sanal gerçekliği gerçek dünyaya aynen taşıyabilir miyiz? Kalplerimizi çarptıran kelimeler sadece ağızdan mı çıkmalı, yoksa bunun için klayve yeterli olur mu?
All Rights Reserved
Sign up to add Ses Versem Duyar mısın? to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
32 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
Kış Bahçeleri by limonkokuluyagmur
4 parts Ongoing
Cunda'dayken aradığında Hakan, Elif'in gönderdiği kızı işe aldığını ama kızın çok güzel olduğunu, bunun da sorun olabileceğini söylemişti. O zaman Hakan'ın abarttığını düşünmüş, öyle saçma bir durum olursa gereken tavrı göstereceklerini net bir şekilde belirtmişti ama bu kız, gerçekten çok güzeldi. Gerçekten... Gerçek olamayacak kadar... Sessizce birbirlerine bakarak geçirdikleri sürenin uzayıp uzamadığını anlamaya çalışırken, hafifçe gülümsedi. "Günaydın." Kadın, mesafeli bir gülümsemeyle başını yana yatırdı. "Günaydın." İsmini hatırlamaya çalışarak duraksadığı bir andan sonra, durumu kurtarmak istercesine gülümsedi. Hakan telefonda ismini de söylemişti ama hatırlamıyordu. Sadece daha önce duymadığı bir isim olduğu hatırında kalmıştı. Elini tokalaşmak için öne doğru uzatırken "Pars ben," diyerek kendini tanıttı ve hep yaptığı gibi tam ismini de söylemeyi ihmal etmedi. "Pars Deniz Üstünel. Memnun oldum." Kadın, adamın eline bir an için şaşkınca bakakaldı. Pars Deniz Üstünel'in kim olduğunu biliyordu, işe alındığı gün sekreteryadaki kızı adamdan uzun uzun bahsetmişti. Şirketin sahiplerinden birinin, tanışırken onunla tokalaşmak için elini uzattığına inanmakta zorlanırken tokalaşmak için elini kaldırmayı sonunda akıl edebildi. "İlay," derken sesindeki tarazlanmayı fark ederek kaşlarını çattı. "Ben de çok memnun oldum."
You may also like
Slide 1 of 9
GECENİN İZİ cover
Kış Bahçeleri cover
𝐃𝐢𝐥𝐟𝐢𝐫𝐮𝐳 cover
ŞENDULLLAR cover
some misunderstandings || blue lock  cover
Kara Gül  cover
DİLVAN (Kitap oluyor)  cover
GÖNÜL ŞİFASI cover
BUZ DAĞI (Gay) cover

GECENİN İZİ

32 parts Ongoing

Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....