~Yazardan: Kitab okumak ya da film izlemek hayatımın bir parçası olmuştur her zaman. Bir birinden farklı ve güzel senaryolar hep dikkatimi çekmiştir. Ancak Allahın yazdığı hikayelere akıl sır ermediği gibi hiç bir kitap ya da film de tam yansıtamamıştır onları. Çünkü hep insan eli değmiş ve üzerinde oynanmıştır hikayelerin. Babamla kitap yazma düşüncesine de buradan varmıştık. Kendi hayatlarımızı kaleme alıp üzerinde çok fazla oynamadan olduğu gibi sunacaktık okuyuculara. 3 kitap olucaktı. İlkini babam yazacaktı, ben doğana kadar olan dönem, ikinciyi birlikte yazacaktık ben olduktan sonra ve sonuncuyu ben yalnız yazacaktım gelecek... Gel gör ki hayat "sen kendi planlarını yapa dur benim planlarım işliyor zaten" deyip bu kitapı tek başıma yazmama sebep oldu. Hem de babamın ölümünden tam 8 yıl sonra~ İnsan anne babasına kaç yaşına kadar ihtiyaç duyar? Bir yaşı var mıdır bunun? Eğer yoksa neden anne babasın kaybeden hayatlara yaşına göre "çocukları daha çok küçüktü" ya da "çocuğunu gömecek değildi ya?!" gibi ifadeler kullanılır? Ben babamı 18 yaşımda kaybettim. Tam 18, doğum günümden 8 gün sonra. Bütün hayatım da ondan sonra değişti zaten... Allah dağına göre kar, imanına göre imtihan verir derler. Ben de Rabbimin bana baş edemeyeceğim bir yük vermeyeceğini biliyorum. Sadece keşke bana bu kadar güvenmeseydi diyorum...