SEVDA ÇİÇEĞİ (KİTAP OLDU)
  • Reads 1,828,559
  • Votes 106,336
  • Parts 43
  • Reads 1,828,559
  • Votes 106,336
  • Parts 43
Complete, First published Mar 23, 2019
Mature
Sevda Çiçeği Pukka Yayınları ile kitap olacağı için bölümler 15 Ekim 2023, Pazar günü yayımdan kaldırılmıştır, sevgiler.

***

"Seni soyacağım Sevda," diye fısıldadı. "O siyah çarşafların arasına, bembeyaz teninle uzanmanı sağlayacağım. O çıplak bedeninin yalnızca çok az bir kısmını örtmene izin vereceğim, eğer istersem... Kimi zaman seni o kolonlara yaslayacağım, kimi zaman camlara, şu gördüğün raflara ve masaya... Hayal gücümün bir sınır yok ve bunu sana göstereceğim Sevda... Sana yalnızca sanatı değil, tutkuyu da göstereceğim. Arzuları ve istekleri, onlara boyun eğmeyi..."

***

Puslu bir bakış ve cüretkâr bir teklif...

Ezel Doğan; hayatından sayısız güzel geçmiş, dünyaca ünlü bir ressam ve fotoğraf sanatçısıydı. Güzel olan her şey onun işinin bir parçasıydı ve yeşil bakışları, hüzünle parıldayan bir çift gözle buluştuğunda hayatında bundan daha güzel bir şey görmediğini anlamıştı.

Sevda Altınbaşak ise; aile dediği cehennemin içinde, ateşten bir çemberin ortasında yaşayan, yapayalnız bir kadındı. Acı kalbini mesken tutmuş ve keder bakışlarına saplanıp kalmıştı, ta ki hiç tanımadığı bir adamın kollarında güvenle sarmalanıp, yıllarca aradığı huzuru bulana kadar...

Yolları kesiştiğinde her ikisi de aşkın bir mucize gibi hayatlarına doğacağından bir haberdi. Mutlu bir son, her ikisinin de düşlediği şeydi ancak hayat  mutlu sonları karşılıksız vermezdi...
 
***

Nar Bülbülü'nden tanıdığınız Ezel Doğan'ın hikâyesidir. Kurgular birbirinden bağımsızdır, bu sebeple ayrı ayrı okunabilir. Sevgiler, KadifeKelimeler...

***
Hikayelerim isim haklarıyla birlikte noterde adıma kayıtlıdır. Çalıntı ya da izinsiz kullanmak durumunda yasal işlem başlatılacaktır.
All Rights Reserved
Sign up to add SEVDA ÇİÇEĞİ (KİTAP OLDU) to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
Gözyaşı Kadehleri by burmeseruby
27 parts Ongoing Mature
*Yetişkin içerik barındırır. *Nefretten aşka/anlaşmalı evlilik kurgusu --- "Kimi öptüğünün farkında bile değilsin," dedim üzerime tüm ağırlığıyla kapanan bedenini omuzlarından hafifçe iterek. Yüzlerimiz arasında bir nefeslik mesafeden fazlası yoktu. Aldığı her nefes benden doğuyor, aldığım her nefes ondan kopuyordu. Az önce dudaklarıma dokunan dudaklarını diliyle ıslattı ve ardından göğsü şişerek göğsüme yaslandı. Altında ezilmeye, o isteyerek üstümden kalkmadıkça son veremeyeceğimi biliyordum. Yatakla arasında kalan bedenimi kıvrandırıp yormak yerine onu ikna etmek için dudaklarımı araladım. "Sarhoşsun, farkında bile olmadan beni öptüğün için pişman olduğunu haykırdığın bir sabaha uyanmak istemiyorum." "Kim olduğunun farkında olmadığımı mı sanıyorsun?" diye sorarken sarhoşluğunun izlerini taşıyan sıcak nefesi yüzümü okşadı. "Karımı öptüğümün farkında olmadığımı mı sanıyorsun?" İrkilerek gözlerimi kırptım birkaç kez. Etrafta birilerinin olup olmadığını görmek için delice odaya bakındım. Kimse yoktu. Cevahir Avcıoğlu'nun beni 'karısı' olarak benliğine katmasına sebep olacağı oyunumuzun seyircilerinden hiçbiri burada değildi. Dudaklarını biraz önceki hafif baskıdan çok daha yoğun bir biçimde yeniden dudaklarıma bastırdığında zihnim binlerce soruya aynı anda yanıt aramaya başladı. Bizim dünyamızda her şey sahteydi. Her şey oyundu. Seyirciler gittiğinde perde kapanır, oyuncular birbirlerinin yanından hızla kaybolurdu. Ama şimdi ilk kez, hatta belki de son kez seyircisiz oynuyordu oyununu. Avcıoğlu'nun kurallarına kendisinden başka kimse karşı çıkamazdı. Bizim için yıkımı getirecek olan da, işte bu nedenle, bizzat kendisi olacaktı. --- '260224
Aşk ve Ceza by C-erkul
28 parts Ongoing Mature
Bulduğum ilk fırsatta kafamı çevirip arkamızı kontrol ettiğimde onların deli gibi peşimizden koştuğunu gördüm. "Geliyorlar! Dedim hızla alıp verdiğim bir nefesle. "Arkana bakma, koşmaya devam et." Dedi. Duyduğum bütün endişeleri bir kenara bırakıp koşmaya devam ettim. Dakikalar sonra onlara izimizi kaybettirmeyi başardık ve iki binanın arasındaki bir metrelik açığa girip saklandık. Ayaz elimi bırakıp kendini yere attı. Nefes nefese kalmış bir şekilde sırtını duvara yasladı. "Bu yaptığın çok tehlikeli bir şey." Dedi. Nefes nefese kalmış bir şekilde yanına oturdum. Ayaklarımı karnıma çektim kafamı duvara yasladım ve yüzümü ona doğru çevirdim. "Seninde yaptığın şey çok tehlikeliydi." Diye karşılık verdim. "Buraya gelmemeliydin." Diyerek yüzünü bana çevirdi. "Gelmek zorundaydım." Dedim. "Gelmeseydim seni öldürebilirlerdi." Bakışlarını tekrar karşısındaki duvara çevirip soğukça tebessüm etti. "Kötülere bir şey olmaz." Dedi. "Sen kötü biri değilsin." Dedim fısıldayarak. Ardından ayağa kalktım ve karşısında durdum. "Artık polise gitmenin zamanı geldi. Hatta yarın direkt konsolosluğa gideceğim. Bir daha böyle tehlikeli bir şeye kalkışmana gerek kalmayacak." "Bu kadar çabuk pes etmemelisin 'küçük bela' " diyerek ayağa kalktı. Oluşan kısa bir sessizlikten sonra arka cebinden bir şey çıkarıp bana uzattı. Telefon ve pasaportum. Büyük bir sevinçle yüzüne baktım. "Onları geri aldın mı!" Sevinç içinde boynuna atlayıp ona sarıldım. "Teşekkür ederim Ayaz! Teşekkür ederim, teşekkür ederim, çok teşekkür ederim!" "Biraz daha asılmaya devam edersen boynumu kıracaksın." Diye homurdanınca aniden boynunu serbest bıraktım. Afallamış bir şekilde geriye doğru hızlı bir adım atmak istedim fakat o elini kafamın arkasına getirerek beni durdurdu. "Arkanda duvar var." Dedi. "Dikkat et." Kalbim bir an atmayı bıraktı
OD- Kelebeğin Dönüşü (+18)  (Kitap Oldu) by Senabookss
63 parts Complete Mature
Karanlık aslında bahsedildiği gibi kötü değildi. Biz ışığı iyi seçtik diye karanlık kötü olmuştu, peki karanlığı seçseydik ışık kötü olur muydu? Karanlığın iyi, ışığın kötü olduğu bu hikayede acıların bizi beslediğini ve iyilerin aslında her zaman kazanamadığını görmeye hazır mısınız? Alisa Havas... Soylusu olduğu şehri terk eden Alisa, gittiği şehirde yaşadığı olayla iki sene ardından şehrine geri dönmek zorunda kalır ve bu zorunluluk canının bedeninden ayrılma korkusundan kaynaklıdır. Şehrine dönerken peşinden getirdiği düşmanlar ve sorunlar onun ve terk ettiği insanların hayatını etkileyecek Alisa'yı amansız bir savaşın içine sokacaktı. Güç ve acımasızlığın vücut bulmuş hali olan, ruhunu şeytanla ve içindeki canavarla paylaşan Alisa, ortasında kaldığı savaştan nasıl kurtulacaktı? İçinde girdiği savaş sadece canıyla ilgili miydi yoksa kalbinin de etkisi var mıydı bu savaşta? Yağız Ertuğ... Kelebeğinin, hayatının kadının onu terk edişiyle yaşadığı ihaneti kabul edememişken sevgilisinin geri dönüşü onu ve içinde büyüttüğü aşkı nasıl etkileyecekti? Hayatını adadığı kadının ihaneti yüreğini ve benliğini karanlığın derinlerine gömmüşken gün ışığı tekrar vurabilecek miydi gömülen kayıplarına? Ya her şey aslında bununla ibaret değilse? Krallığın sırları içinde düşmanların saldırısı mı daha zordu yoksa içimizdeki savaş mı? Kimsenin göründüğü gibi olmadığını illa yaşayarak mı öğrenmeliydik? Peki en güvendiğimiz aslında en güvenmememiz gereken kişiyse... o zaman ne yapmalıydık? Silahların ve gerilimin en üst düzeyde olduğu hayatta, yaşam ve aşk bir o kadar riskliydi. Bu risk alınmaya değerdi peki biz aşkı yaşamaya değer miydik? "Bizim hikayemiz hayat gibiydi, nerde ne olacağı belli olmayan bir belirsizlik..." Hikayemizin şarkısı: Manga- Her Aşk Öl
You may also like
Slide 1 of 10
Gözyaşı Kadehleri cover
KADERİN ÇİZDİĞİ YOL  cover
Gece Yarısı Valsi - Paris'te Gece Yarısı cover
BERDEL cover
ÇIĞLIĞIN NİNNİSİ ( Ara Verildi ) cover
Bir Bebek Özleminde cover
EKSTREM cover
KASIRGA cover
Aşk ve Ceza cover
OD- Kelebeğin Dönüşü (+18)  (Kitap Oldu) cover

Gözyaşı Kadehleri

27 parts Ongoing Mature

*Yetişkin içerik barındırır. *Nefretten aşka/anlaşmalı evlilik kurgusu --- "Kimi öptüğünün farkında bile değilsin," dedim üzerime tüm ağırlığıyla kapanan bedenini omuzlarından hafifçe iterek. Yüzlerimiz arasında bir nefeslik mesafeden fazlası yoktu. Aldığı her nefes benden doğuyor, aldığım her nefes ondan kopuyordu. Az önce dudaklarıma dokunan dudaklarını diliyle ıslattı ve ardından göğsü şişerek göğsüme yaslandı. Altında ezilmeye, o isteyerek üstümden kalkmadıkça son veremeyeceğimi biliyordum. Yatakla arasında kalan bedenimi kıvrandırıp yormak yerine onu ikna etmek için dudaklarımı araladım. "Sarhoşsun, farkında bile olmadan beni öptüğün için pişman olduğunu haykırdığın bir sabaha uyanmak istemiyorum." "Kim olduğunun farkında olmadığımı mı sanıyorsun?" diye sorarken sarhoşluğunun izlerini taşıyan sıcak nefesi yüzümü okşadı. "Karımı öptüğümün farkında olmadığımı mı sanıyorsun?" İrkilerek gözlerimi kırptım birkaç kez. Etrafta birilerinin olup olmadığını görmek için delice odaya bakındım. Kimse yoktu. Cevahir Avcıoğlu'nun beni 'karısı' olarak benliğine katmasına sebep olacağı oyunumuzun seyircilerinden hiçbiri burada değildi. Dudaklarını biraz önceki hafif baskıdan çok daha yoğun bir biçimde yeniden dudaklarıma bastırdığında zihnim binlerce soruya aynı anda yanıt aramaya başladı. Bizim dünyamızda her şey sahteydi. Her şey oyundu. Seyirciler gittiğinde perde kapanır, oyuncular birbirlerinin yanından hızla kaybolurdu. Ama şimdi ilk kez, hatta belki de son kez seyircisiz oynuyordu oyununu. Avcıoğlu'nun kurallarına kendisinden başka kimse karşı çıkamazdı. Bizim için yıkımı getirecek olan da, işte bu nedenle, bizzat kendisi olacaktı. --- '260224