Bekle...
Hep buna inandırıldık biz, bekle, bekle ki en güzeli gelsin... Bu yüzden ömrümce hiç bir şeyi, hiç kimseyi çağırmadım. Bekledim...
Bu beklenerek geçen zamanı arkadaşlarımın hikayelerine dahil olarak, sevinçlerini, acılarını, aşklarını yüreğimde hissederek, onlar için iyi olacağına inandığım şeyleri onlara sormadan düzeltmeye çalışarak geçirdim. Benim evim kimi zaman dostlarım için bir rehabilitasyon merkezi, kimi zaman eğlence mekanı, kimi zaman da çayların bedava olduğu bir kafe olmuştur. Bazen şikayetçi olsam da hikayelerinin içinde olmayı içten içe çok sevdim. Çünkü kızların arkadaşlığı birlikte değil bir olmaktır. Çünkü kızçe olmak bunu gerektirir.
❝Yüzünü çok sevdim, ödünç alabilir miyim?❞ dedim birden gözlerimi gözlerine dikip. Nasıl olsa bir daha karşılaşmamız pek mümkün değildi, hem bu fırsatı kaçıramazdım hem de bu cesareti bir daha bulamazdım. Ağzımdan çıkan kelimelerin anlamsızlığıyla gözlerini kırpıştırdı.
❝Anlayamadım?❞
❝Yüzün tam hayalimdeki gibi, bir günlüğüne modelim olur musun?❞
Uyarı: Küfür ve argo kelimeler içermektedir.
Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür, gerçeklikle hiçbir bağlantısı yoktur.
Slow burn bir hikayedir.
Üniversite #1 / 16.11.2024