"kıskançlığımı sorgulama güzelim, tanıdığı kim varsa hepsinden nefret ediyorum."
Duyduğum cümle ile hafif yutkundum ve kahverengi gözlere daha dikkatli baktım, orada kimsenin göremediği sevgisi ve şefkati ama aynı zamanda da hayatımı zehir edeceğine yeminler eden adamı görür gibiydim, belimi tutuşu bile sahipleniciydi, ben bu adamı kaldırabilir miydim? Yapamadığım an bırakır mıydı beni? Özgürlüğümü geri verir miydi?
"aklından gitmeyi bile düşünme Eflatun, sen benimsin. Gitmek istediğin her an seni ve kendimi yakmaktan çekinmem, yaparım bunu bilirsin güzelim. Benim nefesimsin, hayatımsın, önemli görüp görebileceğin her şeyimsin ve ben en ufak günahı mı bile paylaşmayı sevmem hele seni, asla! Gidemezsin!"
Tolga'nın gözlerinde gördüğüm o kararlılık benim sonum olacaktı ama bunu yapabilirdim, bana karışmasını engelleyerek sevgisini ve ilgisini üzerimde tutabilirdim. TOKSİK AŞK'A HOŞGELDİNİZ
"Ki ben artık herşeyini kaybetmiş bir kızdım. Her bir yanım kimsesizdi. Ailem gitmişti benim. Ve bizi ayıran ölümdü. Ölümün çaresi yoktu ki."
Liya bir gün dayısıyla kavga eder ve tek sığınağı olan mezarlığa,ailesinin yanına gider. Oradan ayrılırken bir şehit mezarı görür. Abisinin de asker olmak istediğini hatırlar ve gözleri dolar. Elinde kalan çiçekleri o mezara bırakır.
O sırada ise yüzbaşı ve tüm tim onu izlemektedir.
"Bu kız kim ve neden kardeşimin mezarının üstüne çiçek bırakıyor."der Yüzbaşı.
Yüzbaşının hiç akrabası yoktur. Kıza baktığında birşeyler anımasamaya çalışır fakat olmaz. Birkaç yıl önce işkenceye uğradığı için hafıza kaybı yaşamaktadır.
Liya ve Yüzbaşının geçmişi bir tarafta dururken gelişen tatsız bir olay onları tanıştırır.
Hoşgeldiniz benim biricik dünyama. Dünyamıza...