"kıskançlığımı sorgulama güzelim, tanıdığı kim varsa hepsinden nefret ediyorum."
Duyduğum cümle ile hafif yutkundum ve kahverengi gözlere daha dikkatli baktım, orada kimsenin göremediği sevgisi ve şefkati ama aynı zamanda da hayatımı zehir edeceğine yeminler eden adamı görür gibiydim, belimi tutuşu bile sahipleniciydi, ben bu adamı kaldırabilir miydim? Yapamadığım an bırakır mıydı beni? Özgürlüğümü geri verir miydi?
"aklından gitmeyi bile düşünme Eflatun, sen benimsin. Gitmek istediğin her an seni ve kendimi yakmaktan çekinmem, yaparım bunu bilirsin güzelim. Benim nefesimsin, hayatımsın, önemli görüp görebileceğin her şeyimsin ve ben en ufak günahı mı bile paylaşmayı sevmem hele seni, asla! Gidemezsin!"
Tolga'nın gözlerinde gördüğüm o kararlılık benim sonum olacaktı ama bunu yapabilirdim, bana karışmasını engelleyerek sevgisini ve ilgisini üzerimde tutabilirdim. TOKSİK AŞK'A HOŞGELDİNİZ
Kardelen, yetimhanenin soğuk duvarları arasında dünyaya gözlerini açmıştı. Annesi orada çalışan bir hizmetliydi, fakat minicik bebeğini kucağında bir kez koklayıp sessizce bırakıp gitmişti. Ne kimse soru sordu ne de yadırgadı bu durumu; sadece titreyen o küçücük bedeni kucaklayıp büyütmeye çalıştılar. Yıllar geçti... Kardelen artık on iki yaşına basmış, masum bakışlarıyla içine kapanık ama bir o kadar da sevgi dolu, tatlı bir kız olmuştu. Çocuk ruhu, büyüyen bedeninin içinde hâlâ saklıydı. Ve işte o gün geldi... Yetimhanenin kapısından içeri giren bir aile, kalabalığın içinde onun mahcup gülüşünü fark etti. O an her şey değişti; Kardelen'in kaderi, o bakışlarla birlikte yeni bir yola doğru akmaya başladı.