Cinayet Büro Amiri Suna Asya,
Psikopatça cinayet işleyen katil...
Suna, katilin prensiplerinden habersiz, ve belki de bunun tek bir cinayetle sonlanacağını düşünürken, nereden bilebilirdi ki canının tehlikede olduğunu?
22 ocakta ölüme terkedilen Rahmet Güne'nin cinayetiyle başlayan gizem dolu polisiye macera.
Suna Asya'da kendinize dair bir şeyler bulacak, onunla yarışacaksınız...! Kim Hayalet Okçu'yu daha önce yakalayıp canları sahiplerine bağışlayacak?..
* * *
Âdeta nefes almadan ilerliyordu. İlk defa suç işlemeyecekti. Ama evet, ilk cinayeti olacaktı.
Bahçe surlarının arkasına gizlendi. Bir hayaletten farksızdı. Çantasından çok küçük bir yay çıkarttı. Bu aparat onun olmazsa olmazıydı. Küçük cepten 3 santimlik oklarını çıkardı. Sentetik eldivenine rağmen harika bir atışla güvenlik kamerasını vurdu. Kameranın işi bitmişti.
Surdan sessizce atladı. Sıra arabanın kamerasındaydı. Lüks Volvo'nun yan tarafına ulaşıp o kamerayı da halletti.
Artık tek işi, polisten kurtulmaktı.
29.03.2019
"Soyun!"
"Ne?"
Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster."
Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı.
"Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum.
Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı.
"Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı.
İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum.
Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı.
"Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu.
Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk.
"Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz."
Burada neler olduğunu anlamıyorum.
Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim."
Burada gözlük takan sadece bendim.